30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın kazanıldığı Kütahya Zafertepe Zafer Abidisi’nde düzenlenen programa katıldım bir basın mensubu olarak, programda Afyonkarahisar'ı temsilen Sayın Valimiz Gökmen Çiçek, Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Zeybek gibi bizde basınımızı temsilen gittik.
Hava o kadar çok sıcak ve bungunluk vardı ki anlatamam, Sayın Valimiz başta tüm protokol ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Başkanımız Mehmet Zeybek ve tüm orada bulunan insanlar Korona Virüs önlemleri altında maskelerini çıkarmadılar ve sosyal mesafeye dikkat ettiler.
Tabiki hava sıcak olunca ve maskeler takılı olunca insanların tek ihtiyacı su oldu. Dilimizde, bilhassa küçüklerin büyüklere içmesi için su vermesi üzerine söylenen: “Su gibi aziz ol!” şeklindeki dua cümlesi, hem suyun önemini çok güzel ifade etmekte, hem de kültürümüzde bu nimete ne kadar büyük değer verildiğini göstermektedir.
Sayın Afyonkarahisar Valimiz susuzluğumuz belki'de kalbine doğsa gerek, Protokolden soğuk su ve meyva suyu gönderdi bana, inanın ne kadar mutlu olduğumu ve ne kadar düa ettiğimi anlatamam.
Bu vesile ile Sayın Valimiz Gökmen Çiçek'e "Su gibi Aziz ol, Sayın Valim diyorum. Su gibi aziz ol duası bizim medeniyetimizde vardır. Suyun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan çok önemli bir duadır. Biz yetişme kültürü olarak bir büyüğümüz bir bardak su verdiğinde o suyu içince Su gibi aziz ol demek ve susamış birine su vermenin onurlu bir davranış olduğuna inanan bir milletin torunlarıyız.
Su varsa hayat vardır, Hayatın, yaşama sürecinin devamı suya bağlıdır.Başta insan olmak üzere her canlının varlığı öncelikle suya bağlıdır
Su bireylerin en temel gereksinimi olma yanında ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile milletlerin devamlılığı için hayati bir kaynaktır. Su ana yaşam kaynağı olmakla birlikte aynı zamanda kalkınmanın da lokomotifidir.
Valimizin bizlere davranışı gibi örnek olmalıyız. Zira yarın bu topraklarda bu şehirlerde çocuklarımız, torunlarımız yaşayacak. Onlara emaneti aldığımız su gibi, hatta daha iyi şartlarda bu sorumluluğu devretmemiz gerekiyor. Sadece bugünü değil, yarınları; sadece kendimizi değil, çocuklarımızı ve sonraki nesillere de bir Vali'nin susamış bir insan'a su vermesinin, devletin elinden su içmenin ne denli önemi olduğunu aktarmak zorundayız. Bilmem biraz karışık olsada mesajlarım işallah yerini bulmuştur.
İnanın suya dair söylenecekler ciltler dolusu kitaplarla bile anlatılamaz. İnsanoğlunun yeryüzünde bugüne kadar varlığını sürdüren metinler suya vurgu yapar.
Gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek, gelecek nesillere karşı doğru bir medeniyet anlayışını intikal ettirmemiz için su ve çevre duyarlılığı önemlidir. Özellikle bazı anlayışların getirdiği nokta ortada. Sadece kendine bir dünya kurma anlayışı var. Gelecek nesilleri düşünmeyen ve doğru bir yaşam tarzını ortaya koymayan bir medeniyet anlayışıyla bu günlere geldik. Oysa bizim medeniyet ve kültürümüzde özellikle çevreye, insana yaklaşır gibi yaklaşmak temel felsefemizdir
Her insan yol-yordam bilmez. Fakat her su yol-yordam bilir. Yetenekli ve sabırlıdır.
Önceden, insanlar suyun ayağına giderdi. Şimdi ise su insanların ayağına geliyor. Bu ikisi arasındaki fark, sanıldığından daha büyük. Biri suya azizlik payesi veriyor, diğeri vermiyor.
"Dua almak" bahsini de unutmayalım. "İnsanların en hayırlısı, insanlar için hayırlı olandır."
Evet sevgili dostlar gelelim makalemizin sonuna;
"Her kim ki, elbise ihtiyacı olan bir Müslümana elbise giydirse, Allah da ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Hangi Müslüman aç bir Müslümanı doyurursa, Allah da onu cennet meyvelerinden doyurur.
Hangi Müslüman susamış bir Müslümana su verirse, Allah da ona içerisinde güzel kokuları olan cennet içeceği içirir."
(Ebû Dâvûd, Zekat, 32; Tirmizi, Kıyame, 18)
Allaha amanet olun, Saygılar..