O bir umuttu Ümmeti Muhammed’in geleceğine dair.
O milletin inançlarını meclise taşıyandı.
O elif gibi dimdik duran ve dosdoğru ol emrinin muhatabı olmanın fevkinde bir Alperendi.
Bir o kaldı diyorduk.
Onu da yar etmediler;
Karanlık odakların,
kahpe maşaları...
Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün üzerinden on iki yıl geçti ama hâlâ acısı taptaze.
Muhsin Yazıcıoğlu sevilen bir liderdi, cenazesine gösterilen ilgi, arkasında bıraktığı sevgi seli bunun en bariz ispatıdır. Hak edilmiş sevgiler var, hak edilmemiş sevgiler var. Hak edilmemiş sevgilerin muhatabı olanlar er geç bu ilgiyi kaybederler, sevilmeyi hak edenler ise her gün biraz daha büyürler
Muhsin Yazıcıoğlu, 40 yıllık siyasi yaşamı boyunca ilkeli, seviyeli ve tutarlı bir siyaset izlemiştir. O’nun için önemli olan iktidar vizesi değil, yüce Rabbimizin rızasıydı. Siyasette hiçbir yanlış yapmadı; politikanın hiçbir kiri bulaşmadı üzerine. O, makam ve mevkileri elinin tersiyle itmiş sonsuzluğun sahibini düşünen bir liderdi.
Muhsin Başkan ömrünü, hayatını verdiği yüce ülküsüne, yüce davasına adadı. 55 yıllık ömrünün 10 yılı zindanlarda geçti. 5,5 yıl hücrede yattı. 4 kez idamla yargılandı. Ama inandığı hak davasından ülküsünden taviz vermedi. Türkün İslam ülküsünü, Mamak zindanlarında, cunta mahkemelerinde savundu. Cuntacılara, darbecilere, Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine meydan okudu.
Muhsin Başkan NATO merkezli Gladyo’yla, küresel çetelerle, masonlarla, lobilerle, mafyayla, bölücülerle, işbirlikçilerle, derin karanlık odaklarla, militarizmle, askerî vesayet peşinde koşanlarla iç ve dış mihraklarla mücadele etti. Vesayetçiliğin her türlüsüne daima millet adına karşı çıktı. Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğünü savundu.
Yazıcıoğlu bir konuşmasında “Ne kaderime küstüm ne devletime küstüm! Çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye bedel neyse katlanıp; Ya Rabbi kahrın da hoş lütfun da dedik” demişti. Davasına, inanmış bir iman ve ahlak adamı söyler bu sözleri.
Silahını millete çevirenlere ram olmadı, milletin kendisine verdiği yetkiyi cesaretle kullanmayı bildi. 28 Şubatta postmodern darbecilere, terör mücadelesi ve Kürt meselesinin konuşulmasında ortaya koyduğu cesur tavırla hep inanç ve tecrübelerinin emrettiği yerde durdu
Afyon – Emirdağ konuşmasında yine tarihi öneme sahip şu sözleri söylemişti:
“Eğer, Amerika’nın İsrail lobilerinin, AB fonlarının, küresel mafyanın, Türkiye’yi sömüren sermayenin, çetelerin adamı olmayı kabul etseydim başbakan yardımcısı olurdum, başbakan da olurdum, başka şeyler de olurdum. Ama ben sizinle yürümek istediğim için tenezzül bile etmedim, etmem de. Dış güçlerin dediklerini kabul etseydim, onların projelerinde yer alsaydım, başbakan da olurdum, iktidara da gelirdik. Ben milletin adamıyım. İktidara geleceksem milletimin desteğiyle gelirim, dış güçlerin, karanlık mihrakların desteğiyle değil. Ben sadece milletimden güç alırım, vesayetçilerden, kirli yol ve yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan iç ve dış mihraklardan değil”
Yazıcıoğlu'nu büyüten bir iman ve dava adamı olması, satılık bir seciye taşımamasıydı. O, hayatı pahasına hep inançlarının gereğini yaptı, milletini üç kuruşluk dünya için satmaya kalkmadı. Yazıcıoğlu, hiçbir zaman sözü başka, özü başka siyasetçilerden olmadı
Ülkeyi yönetenler, şehit muhsin yazıcıoğlu'nun ilkeli, seviyeli, kuşatıcı, kucaklayıcı, yapıcı, birleştirici, bütünleştirici, hoşgörülü, uysal, zarif, sabırlı, asil duruşunu örnek almalıdır. Muhsin Başkan’ın siyaset üslubunda seviye, nezaket, naiflik, hoşgörü, diyalog, kuşatıcılık varken, bugün birtakım siyasilerin üslubunda ise tam tersi var. Muhsin Başkan ötekileştirici, kutuplaştırıcı, cepheleştirici asla değildi.
Asrın Alperen’i...
Şehit liderim
Muhsin Yazıcıoğlu’nu ve onunla birlikte şehadete yürüyen yol arkadaşları
Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya, gazeteci İsmail Güneş ve pilot Kaya İstektepe’yi
Rahmet minnet ve özlemle yâd ediyorum.
Ruhları şâd, mekanları cennet olsun...
Rabbim rahmeti ile muamele eylesin inşallah. Kaleminize bereket. Onu anmak anlamakla gerçek boyuta ulaşır. Ne mutlu anlayıp da idrak edenlere....
Yigit mert bir siyasetciydi. Ruhları şad mekanları cennet olsun