23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 100. yıldönümünü bu yıl çok faklı, bir o kadar da anlamlı ve coşkulu kutlayacaktık. Bütün planlar buna göre yapılmıştı. Ancak başımıza Corona vürüs belası çıkınca, bu planlar alt üst oldu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı tüm Türkiye’de evlerimizde bayraklarla, İstiklal marşımızı saat 21.00 da hep bir ağızdan okuyarak kutlayacağız. Antalya'da evlerimizin balkonlarındaki bu kutlamalara, Muratpaşa Belediyesi de düzenlediği etkinlikle eşlik edecekti. Ancak son dakika sokağa çıkma yasağından dolayı kutlamaları bir gün öncesine aldı. Kutlamalara hazırlanırken tüm cadde ve sokakların bayraklar ve Atatürk posterleriyle donatılınca yüreklerimize değişik bir gurur ve haz doluyor. Ne mutlu Türküm diyene! Demekten kendini alamıyor insan.
23 Nisan; kutsal topraklarımızı işgal eden düşmanları yurdumuzdan atmak için ant içtiğimiz gündür. Yok, edilmeye çalışılan asil bir ulusun, tek yürek, tek bilek, tek vücut haline geldiği gündür. Kendisini bu vatanın bir evladı hisseden herkesin göğüslerinin gururla dolduğu gündür. Köhne bir binada, yepyeni bir ruh ve imanla, yepyeni bağımsız bir devletin temellerinin atıldığı gündür. Milli egemenliğimizin Türk ve dünya çocuklarına bayram olarak armağan edildiği gündür.
ULUSAL EGEMENLİK NEDİR?
23 Nisan 1920 Türk Milleti’nin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı Türk halkının Egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
ATATÜRK 23 Nisan 1924 te 23 Nisan günü’ nün bayram olarak kutlanmasına karar vermiş, bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 da ATATÜRK bu bayramı çocuklara armağan etmiştir.
Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye'dir.
23 Nisan her ne kadar çocuklarımızın bayramı olmakla beraber aynı zamanda ulusal egemenliğimizi kazandığımız gündür. Mustafa Kemal Atatürk, "Türküm" diyen her insanın vatan toprakları üstünde ayrıcalıksız ve kaynaşmış bir Türk ulusunu temsil ettiğini özellikle vurgulamıştır. "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusun Olacaktır" ilkesi doğrultusunda hiçbir güç, hiçbir iç ve dış kuvvet bu hakkı ulusun elinden alamaz. Ulusumuz, en kutsal varlığı olan bağımsızlığını gerektiğinde canı pahasına korumuştur ve her zaman da koruyacaktır.
Atatürk'ün Milli Egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğunu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada görülmektedir: "Validem bu toprağın altında; fakat Milli Egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Validemin mezarı önünde ve Allah huzurunda ant içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icap ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun." "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Mustafa Kemal ATATÜRK.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin 100 yılı kutlu olsun.