Dünya genelinde her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmakta. Hayatımızda büyük bir öneme sahip olan kadınların ne kadar önemli ve değerli olduğu 8 Mart tarihinde herkesçe dillendirilir.
Elbette ki kadınlar her dönem için çok değerli ve önemli bireylerdir, sadece bu bir tarihe sığmaması gerekir.
8 Mart tarihi bunu dile getirmenin, çeşitli etkinlikler düzenlemenin ve kadının rolünü hatırlatmanın sadece bir vesilesidir. (Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır!
Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.) Diyor, “Mustafa Kemal ATATÜRK ”Bizlerde Yüce atamızın sözünden yola çıkarak Özellikle tüm erkekler bilmeli ki Kadınlarımızın Annelerimizin kardeşlerimiz, eşlerimiz ve kız evlatlarımız da birer kadın bizlerin başının tacıdır.
Bunun bilincinde olan ve diğer kadınların da tıpkı kendi annesi, eşi, kızı veya kız kardeşi gibi olduğunu kavrayan bir erkek, kadınlara çok daha fazla önem vermelidir. Tabi şunu belirtmeliyim ki tüm bunların başında eğitimsizlik yatıyor.
Tabi burada devletimize de çok büyük görevler düşüyor. Maalesef toplum içinde insanım diye gezen bazıları var ki kendi annesinin de bir kadın olduğunu unutup kadınlara karşı çeşitli söylemlerde bulunmaktadır. Üzülerek söylemeliyiz ki dünyanın neredeyse hiçbir yerinde, kadına gereken değer ve önem verilmemektir.
Maalesef kadına yeteri değeri vermeyen ülkelerden biri de bizim ülkemizdir. Atatürk ile beraber kadın haklarında büyük iyileşmeler sağlanmış olsa da, eskinin izleri günümüze kadar gelmiştir. İş yerinden tutun da evlere, sokaklara kadar, neredeyse her yerde kadınlar dışlanmakta, hor görülmektedir.
Erkeklere verilen hakların çoğu kadınlardan esirgenmektedir. Örneğin erkek gezer; ama kızın gezmesi ayıptır; erkek sever; ama kızın sevmesi günahtır; erkek okumalı; ama kız evinde oturmalı, çocuk doğurmalı. Ev işlerini erkek değil, kız yapmalı. Hatta evdeki erkek çocuk bile kız çocuğundan çok değerlidir.
Ev işleri kız çocuğuna yaptırılır; ama erkek çocuk ayaklarını uzatıp keyfine bakar. İşin trajikomik tarafı ise, buna sebep olanın çoğu defa bir annenin olmasıdır. Maalesef kadınlar zamanında ezilmiş, hor görülmüş ve çeşitli duyguları bastırılmış.
Öyle ki birçok kadın bile okumaması gerektiğini veya temizlik işlerinin sadece kadınların yapması gerektiğine inanmaktadır.
Bir baba, erkek çocuğunun bir kıza âşık olduğunu öğrendiğinde oğluyla gurur; kız çocuğunun bir erkeği sevdiğini öğrendiğinde ise utanç duyar.
Ama iş icraata gelince maalesef erkek hep bir adım öndedir. Erkek Yapar kadın yapamaz. Sen kadınsın olur.
Haksızlığa uğrayan emekçi işçi kadınların, taciz, şiddet, cinayette kurban giden ve depremde hayatını kaybeden binlerce emekçi kadınların anısına saygıyla. Mesele Kadını Dişi olarak değil, mesele Kadını Kişi olarak görmektir.
Hiç bir kadının üzülmediği, ezilmediği, haklarının gasp edilmediği, kız çocuklarımızın, haklarının korunduğu güzel bir gelecek için; HAYATINI KAYBEDEN TÜM KADINLARIMIZIN ANISINA SAYGIYLA