Geride bıraktığımız (2020-2021) dünya çapında felaket yılı olarak yaşadığımız bir yıl oldu. Covit 19 salgınının yol açtığı olağanüstü durum, bütün insanoğlunun ne kadar zayıf ve savunmasız olduğunu gösterdi ve dahi göstermeye de devam ediyor.
Çaresiz kalmayan, paniğe kapılmayan, dize gelmeyen en büyük, en güçlü, en zengin ülke dahi kalmadı.
Ölümcül virüsün Çin de 2019 Aralık ayı sonunda tespit edilip Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 Ocak ayında alarm vermesinin ardından COVID-19 dünyanın birçok ülkesinde hızla yayılmaya başlamıştı. Toplu ölümlerin kayda geçmesiyle birlikte büyük bir korku dalgası ortalığı sarıyordu. Aşısı, ilacı olmayan bu yeni virüs küresel ölçekte tıp dünyasını zorlu bir sınavla karşı karşıya bırakmıştı.
Salgının yayıldığı ülkelerle hava bağlantıları kesiliyor, sınır kapıları kapatılıyor, Türkiye dâhil tüm ülkeler yavaş, yavaş kendilerini dünyadan izole ediyordu.
Bu virüsün bize gösterdiği odur ki, gücün ve zenginliğin zirvesindeki ülkelerin, kendi toplumlarını nasıl da çaresiz bıraktıkları ortaya çıktı. Korkunç bir acımasızlığa, bencilliğe, terk edilmişliğe biz insanlar tanık olduk.
Ekonomik bunalımlar başladı. ABD ve Avrupa gibi küresel ekonominin merkezleri bile enflasyonla, gıda krizleriyle boğuşur hale geldi. Üreten ülkeler yükseldi, tüketenler bunalıma girdi.
Türkiye; bu bunalımı en az hasarla atlattı. Salgına hazırlıkta, sağlık sistemindeki düzen ve verimlilikte ABD ve Avrupa’nın bile önüne geçti.
Devleti idare eden siyasi akıl, Türkiye’yi Doğu-Batı arasında merkez ülkeye dönüştürdü.
İşte bu yüzden, bu yükselişi durdurmak için, eskinin sömürgeci güçleri Türkiye’yi “kontrollü bir alanda tutmak için” çabalıyorlardı. Bunu da içerideki bir kısım muhalefeti örgütleyerek, siyasi çevreleri birleştirerek, işbirlikçileri besleyerek yapıyorlardı. Dün öyleydi bu günde tam bağımsız Türkiye davasını zedelemek için büyük gayret sarf ediyorlar.
Türkiye'yi fark ediyorlar ve endişe duyuyorlar!
2023'e hazırlık yapıyor.2023 seçimini son şans olarak görüyor. Diplomatlarını sahaya sürüyor. Türkiye'nin iç politikasında zemin arıyor. Heveslilere yöneliyorlar.
İçerideki zihinsel körleştirme, köleleştirme planlarıyla birlikte, Çok büyük bir çirkinlik, ihanet sergileniyor.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye büyüyor, güçleniyor bu yükselişi gölgelemeye dışarının gücü yetmiyor.
Rusya'dan Amerika'ya kadar birçok ülkeyle uzun süre aynı anda mücadele vermek zorunda kaldı. Canı çok yandı ama çökmedi, çökertilemedi. Etrafı ateş çemberine dönmüşken ayakta kalan ve dahası bu sınamalardan güçlenerek çıkan tek aktör oldu.
Bu sayede Türkiye sadece kendi güvenliğine değil hem bölgesine hem de küresel düzene olumlu katkılar sunan bir ülke konumuna geliyor.
Çok değil bundan 5 yıl önce Türkiye'nin güvenlik ve dış politikasına yönelik konuşulan karamsar senaryoların hepsi tarih oldu.Ancak içerideki büyük yalanlar, korkunç körleştirme operasyonları sürüyor, Türkiye’ye çok büyük tuzak kuruyor.
Vurguncular, stokçular ve halk düşmanlarından medet umuyorlar. Bunlarla ilgili tek kelime etmedikleri gibi, onların açtığı yoldan ilerleyip, iktidar arıyorlar. Dünyanın bir başka ülkesinde böyle bir muhalefet var mıdır acaba?
Birileri iki litre yağ ile iktidar belirliyor! Demek ki, bazı kişiler hayatı midelerinden ibaret sanıp, kendilerini de mutfakla tuvalet arasında bir boru olarak görüyorlar!
2022, insanlık için gücün, aklın, hızın sınırlarına ulaşılacağı baş döndürücü bir yıl olacak. Zihinsel dönüşümler, sosyal değişimler, yaşam tarzları, siyasi algılar, güç alanlarının yeniden tanımlanması konularında baş döndürücü gelişmeler yaşanacak.
Kadim bir söz olarak ecdattan dinlediğimiz odur ki, bu coğrafyada yaşıyor olmanın nimet olduğu kadar külfeti de vardır ve bu külfet kendini milletine adamış, özde ve sözde milli liderler ve dahi milli birliğin dayandığı yüksek bir şuur sayesinde omuzlanarak ufkumuza çekilen kalın perdeler yırtılıp atılmalıdır.
Ve dahi devamla Ezan-ı Muhammedi'nin bir zamanlar yankılandığı, duyulduğu ve halen ezan sesi duyulan, Türk dili konuşulan, topraklar ve dünyanın kalan kısmı güçlü ve adaletli bir devlet modeli etrafında toplanmak Türkün hedefidir. Ve işte o uçsuz bucaksız coğrafyanın insanlarının ihyası adaletin tesisi ve insanlığın kurtuluşu anlamına gelir. Bu gün devletimizin icraatlarının yeniden yorumlanmış hali olarak “ Ne eski coğrafi sınırlarımızda ki yerler terk edilebilir, ne de oralarda yeniden ezan sesi işitme arzumuz tehir edilebilir.” Biz bu dünya düzeninde savaşı değil barışı, ama adil bir dünya düzenini, bütün hakların mutabakatı ile tesis etme mücadelesi içindeki devletimizi görüyoruz.
Küresel bütün olumsuzluklara rağmen, bu günde devletimiz güçlü devlet olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın sözüyle bitirelim. İnşallah 2023 seçimleri, ülkemizde çalışmadan, üretmeden, proje ve program geliştirmeden sadece yalanla, iftirayla, çarpıtmayla siyaset yapanların ve kadroların devrinin sonu olacaktır.
Selam ve dua ile. 14-03-2022