CORONA DA İKİNCİ DÖNEME DOĞRUMU GİDİYORUZ?
Hüseyin Demir
Türkiye’nin Metrepolu İstanbul Coronanın çıkışından, normalleşemeye kadar olan zaman süresince şimdiye kadar hiç yaşanmayanları Türkiye’nin genelinde olduğu gibi ve dahi fazlasıyla yaşadı. Ekonomik, Sosyal, Psikolojik ve dahi ölümü en fazla gören şehirlerimizdendi. Hükümetin başarılı organizasyonları sayesinde, Dünyada Küresel düzenin bağışıklık sisteminin Coronaya yenik düştüğü anlarda. Türkiye sağlam bünyesiyle sağlıktan enerjiye, çevre ve yeşilden güvenliğe, ekonomi ve tarımdan haberleşme ve ulaşıma kadar her alanda güçlenmeye devam deyip. zor da olsa toplum olarak normale döndüğümüzü düşünerek insanlar İstanbul’dan kendi memleketlerine kaçar gibi gittiler.
Bende hem iş, hem ziyaret amaçlı memleketim olan Afonkarahisara, ilçemiz İhsaniye’ye gittim. Cuma günü olması hasabiyle de Cuma namazını eda etmek için camiye gittim, lakin camilerin kapalı olduğunu gördüm.
Cuma namazının kılınması için tespit edilmiş olan, Caminin yakınında Yukarı Harman yeri diye tabir edilen yerde, açık alanda her kes kendi seccadesiyle birlikte sosyal mesafeye uygun olarak Cuma namazını eda ettik.
Namazı İhsaniye müftüsü kıldırdı çok güzel faydalı bir hutbe irat etti. Hutbenin ardından cemaate aramızda İhsaniye kaymakamının da olduğu ve halka hitap etmek istediğini namaz bitince, Namazgâh yerini terk edilmemesini rica etti. Ve dahi namaz bitti Kaymakam söz aldı. İhsaniye merkezinde Coronaya yakalanan şimdiye kadar olmadığını, Akören mahallesinde de şimdiye kadar görülmediğini, lakin Döğer kasabasında 2 kişinin vefat ettiğini, 69 kişinin’de vakaya yalandığını ifade etti. Alınan tüm tedbirlere halkın riayet etmediğini, Avrupa dan ve dahi İsatanbul’dan gelen insanların kimseyle temas etmeden kendi evlerinde 14 gün kendilerini Karantinaya almaları gerektiğini bilmelerine rağmen bu tedbirin uygulanmamasından olsa gerek insanlarımıza bu virüs bulaştı. Şimdi Döğer kasabası tümüyle karantina altında. Akören mahallesini ve dahi İhsaniye mahallesinin kurallara harfiyen uyması gerektiğini, dışarıdan gelen ve gelecek olanların kendilerini 14 gün kendi evlerinde karantinaya almalarını, vaz geçilmez kural olan maske, mesafe ve temizliğe dikkat etmeleri gerektiğini içten gelen samimi ifadelerle halka anlatması doğrusu beni çok sevindirdi.
Devletin, halkını bütün kurumlarıyla desteklemesi, halkıyla barışık olması, Halkının her konuda yanında olduğunu göstermesi eskiyi 28 Şubat günlerini düşündüğümde beni sevindirmiştir.
Anadolu şehri olan Afyonkarahisar’da İhsaniye’de durum bu vaziyette iken İstanbul’da ve dahi Türkiye’de son duruma baktığımızda Normale dönüşün getirisinin yeniden eskiye doğru gidişe yöneldiğini görüyoruz. Nitekim Türkiye’de bu gün Günlük vaka sayılarının bir süre 800-900'lerde gittiğini görmüştük, Salgın kontrol altına alınmıştı. sağlık personelimiz, hastanelerimiz çok iyi çalışıyordu, işler yolundaydı, vaka sayılarımız azalmıştı, ölümlerimiz azalmıştı ve yeni normal döneme geçiş kriterleri sağlanmıştı. Ancak toplum olarak şunu yapmalıydık; 'bu, yeni bir normal dönem, eski dönem değil, eskisi gibi olmayacağız, üç tane kuralımız var' demeliydik"
Bu süreçte toplum davranışının çok önemli olduğunu biliyoruz. Öbek, öbek özellikle bazı illerde vaka artışları oldu. Dikkat ederseniz buralarda taziye ziyaretleri, nişan gibi küçük toplanma aktiviteleri yapıldı, yapılıyor. 10 kişinin üzerinde kalabalık ortamlar oluşturmak, bu tür organizasyonlar yapmak uygun değil, Bunları yapmamak lazım. Aslında bizim kendimizi, çevremizi ve dostlarımızı korumak için bu kurallara uymamız gerekiyor. Sosyal mesafe, maske takmak ve el hijyeni çok önemli. Eğer böyle yapmazsak, önemsemezsek, 'bana bir şey olmaz, oğlumun düğününü yapayım, gün sırası bendeydi günümü de yapayım' gibi düşüncelere kapılırsak, şu anda rakamlarda bir artış var, tekrar ikinci bir pik noktası yaşayabiliriz. Yöneticilerimizin de kararıyla yeniden bazı önlemlerin alınmasına neden olabilir. Toplum olarak biz sorumluluk taşımalıyız. Artık kendi sağlığımızın öz sorumluluğunu taşımalıyız.
Toplum olarak önlem almak gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu rakamlardan 'korkalım' demiyorum; ama önlem almalıyız. 'Evde kal', 'maske tak', 'mesafeye uy' derken toplum yoruldu. Biz Türk toplumu olarak çok seviyoruz sarılalım, tokalaşalım, temas edelim; ama bir süre daha buna ara verelim, önlem alalım. Önlem alırsak hiçbir şeyden korkmamıza gerek yok. Toplum olarak sağlık personeli, sağlık sistemi, yöneticilerimiz sağlığımızı korumaya bizi daha refah içinde yaşatmaya çalışıyorlar; ama bize düşen bireysel sorumluluklar da var. Kendi sağlığımızı korumamız, önlem almamız, sonra da alınan imkânları da iyi değerlendirerek daha sağlıklı olmak için çaba göstermemiz gerekiyor. 'Sağlıklıyım, hastalığım yok, gencim, istediğim gibi gezerim bu hastalık bana bir şey yapmıyor' gibi düşünceler doğru olmayabilir. Çünkü herkesin nasıl bir bağışıklık sistemi olduğunu bilmiyoruz. İkincisi öyle bile olsa başkasına zarar verebileceğimiz için kul hakkına girmiş oluyoruz".
Ve son söz, Rehavet normalleşmenin düşmanıdır! Rehavete kapılmadan normalleşmeye devam edelim. Maske, mesafe, temizlik.
Selam ve dua ile. 17/06/2020