CHP nin (AK Parti’den kopanları da yanına alarak), Kanal İstanbul’a karşı topyekûn ortak bir tutum geliştirmesi, bu projeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hesaplaşma sürecine dönüştürmeye hazırlandıkları anlamına geliyor.
Muhalefetin önderliğinde olsa gerek, “KANAL İstanbul yapılmasın” diyerek imza kuyruğuna giriyor bazı vatandaşlarımız.
Evet Bu vatandaşlarımız, demokratik haklarını kullanıyorlar diyelim.. Ve dahi Bu kuyruk, demokrasi kuyruğudur. Bu elbette kabul edilir.
İmamoğlu’nun İngiltere dönüşü “Kanal İstanbul’u yaptırmayız” diyerek startını verdiği, Erdoğan’ı hedef tahtasına oturtan bu siyasi kampanya ile önce ülkeyi kaosa sürüklemeyi ve bu kaostan da bir erken seçim çıkarmayı planlıyorlar. En kötü ihtimalle, 2023’e doğru seçmeni “Kanal İstanbul” gerilimi üzerinden konsolide etmeye çalışacaklar. Ama unutulmasın:“Kanal İstanbul’u istiyorum” diye dilekçe vermek için kuyruğa girecek olanlar olursa, Onların kuyruğuna da demokrasi kuyruğu demek şarttır. Lakin bu zihniyette demokrasiyi sadece kendi menfaatleri için kullandıklarından Kanal İstanbul’u istiyorum diye dilekçe verecek vatandaşların kuyruğuna bunlar demokrasi kuyruğu demezler.
TÜRKİYENİN YERLİ OTOMOBİLİ TOGG
Türkiye bir otomobil üretti. Bu otomobili projesindeki teknoloji birikimimiz diğer pek çok sektöründe önünü açacak, ateşleyicisi olacaktır.
Avrupa gibi yakın pazarlardan başlayarak tüm dünyada otomobilimizi yollarda gördüğümüz gün hedefimize ulaşmış olacağız.
Daha seri üretime geçmeden, full elektrikli, 30 dakikada şarj olup, 500 km giden, dizaynı, tasarımı, yazılımı, bataryası tamamen Türk mühendislere ait olan, yeni nesil % 100 yerli otomobilin prototipi bile, Otomobil devi Almanya’yı korkutmaya yetti.
Demek ki doğru yoldayız. Avrupa ve dünya medyası, “Erdoğan yeni nesil Elektrikli yerli otomobil projesi ile Tesla’ya meydan okudu diyor. Diğer taraftan içimizdeki muhalefet ne diyor? Halk TV; yerli oto ne kadar yerli diye başlık atıyor. Cumhuriyet gazetesi ne diyor. Kaputu varmı? Diye başlık atıyor. Bir gün Gazetesi ise, Eksoz, diye başlık atıyor. T24, ne diyor, Kapı kolu. Sol Haber, Vites diye başlık atıyorlar.
İşte bu zihniyetin milliliği bu kadar.
Hâlbuki bu konuya Muhalefet Eksik gedik kollamak, mızıldanmak yerine...
“İyi oldu” dese. “Yılların hayaliydi” dese. “Mutlu olduk” dese. “Bu işin siyaseti olmaz” dese. “Tasarımı da pek güzel” dese. “İnşallah devamı da güzel gelir” dese. “Elini taşın altına sokanlardan Allah razı olsun” dese ne kaybeder?
Sonuçta, İyiye iyi denmezse, Kötüye kötü demenin ne kıymeti kalır ki?
DAVUTOĞLU, BABACAN
Yıllarca görev yaptıkları Ak Partiden ayrıldılar. GELECEK Partisi ve Davutoğlu, 28 Şubat Darbesi’nin tetikçisi, sakallı öğrencilerin ve başörtülü kızların eğitim suikastçısı KEMAL Alemdaroğlu’nu ONUR KONUĞU yaparak net bir mesaj vermiş. Ve dahi onur seviyesini anlatmış oldu.
Siyasi partilerin tek bir amaç ve tek kullanım için kurulabileceğini doğrusu tahmin edemezdik. Hiç akla gelmezdi. Fakat Ahmet Davutoğlu’nun ilan ettiği “Gelecek Partisi” ile Ali Babacan-Abdullah Gül ikilisinin birkaç haftaya ilan edeceği yeni partiyi başka türlü değerlendirmek doğrusu mümkün gelmiyor bana.
Zaten muhalefet partilerine ve kamuoyuna bir bakın; hemen hemen herkes, Ahmet Davutoğlu ile Abdullah Gül-Babacan girişimiyle gündeme gelen partilerin tek hedefinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı önümüzdeki seçimlerde iktidardan etmek olduğunu düşünüyor. Kime sorsanız, bu partilerin, muhalefetin Erdoğan’ı devirmek için ihtiyaç duyduğu oy oranını temin etmek için sanki kurulduğunu söyleyecektir. Böyle giderse. 2025 yılında Abdüllatif Şener kıvamına gelmiş bir Ali Babacan ve Davutoğlu ile karşılaşabiliriz.
Selam ve dua ile
28-12-2019