Hüseyin Demir
Ak Partinin başlattığı öze dönüş hareketi, dışarıda Ezeli düşman Batılı Haçlı zihniyetini, içeride de haçlı zihniyetin uşaklarını harekete geçirmiş, Devletin gücünü, milletin huzurunu giderecek akla gelebilen her türlü düşmanlığı fiiliyata dökmekteler.
Ülkeyi maddi, manevi Kaosa sokmak, bölmek, parçalamak, kendi adamlarına yönettirmek için resmi ve gayri resmi her türlü terör estirmekteler.
Türkiye bu gün bütün gücüyle, soğuk ve sıcak savaşın içinde şiddetli bir şekilde mücadele etmektedir.
Batılı Haçlıların ve içerideki hainlerin Müslümanlarla ilgili problemleri yeni değildir.
Allahın dininin yeryüzünü şereflendirmesiyle Müslüman toplumlarıyla olan çatışmaları başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir.
Günümüzde Tarih, Batılı Haçlı zihniyetinin dayatması ve baskıcı bakış açısıyla, günümüz insanlarına ve olaylara bakışı, Batının sömürgeci, yağmalayıcı ve Emperyal yüzünün medeniyet diye süsleyerek insanımıza takdim edildiği tarih anlayışının etkisindedir.
Hâlbuki Hz- İsa-nın yalın görevi insanlığı, Allahın davasına çağırmak ve son peygamberin gelişini müjdelemekti.
Hz İsa nın vefatından sonra, Batının temelinde yatan, İnsan fıtratına aykırı vahşet ve cehalet, Hz İsa tarafından getirilen Mübarek dini anlayış kirletilmiş, Hz İsa bir ilah haline getirilmiş, bu Batıl inançla Haçlı Romanın baskı ve zulme dayanan yönetim anlayışı medeniyet diye yaşatılmakta ve insanlığa dayatılmaktadır.
Yeryüzünde batının medeniyet dediği vahşi anlayışa karşı gerçekleşen en büyük devrim, kuran-i yaşayan Müslümanların gerçekleştirdiği İslam medeniyetidir.
İnsan Fıtratına uygun inanış biçimini insanlara öğretmekle beraber, aklı kullanmanın ve bilimsel bakışı hak ettiği konuma koymanın da devrimidir.
İşte, şanlı Medeniyetimizin yeniden inşası ve onun öğretisinin temel bakış açısı olan öze dönme hedefidir.
Mimarı millet, kahramanı, R.T Erdoğan olan, 2002 de Ak Parti hükümetinin oluşumuyla meşru halkın desteğini alan, ehil kadroların iktidar yürüyüşü ile insanlığın ve İslam dünyasının yeniden aslına dönüşüne giden yolu açma mücadelesi içine girilmiştir.
Bu sebepledir ki, bu gün bulunduğumuz coğrafi bölgemizde yeni Haller olurken, kartlar yeniden karılırken, Cepheler yeniden
şekillenirken, İttifaklar yeniden biçimlenirken, Düşmanlar dost, Dostlar düşman olurken
Ak Partinin üstlendiği dava 16 yıllık şerefli yürüyüşüyle de göstermiştir ki, ülkenin içinde bulunduğu bu küresel cendereden ancak Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye birçok kazanım elde edebilir.
Milletin, yeniden kendi köklerine bağlı kalarak her türlü Emperyal güçlere karşı verilecek mücadelede Allahın izni ve Lütfi ile Ak parti hükümetlerinin yanında yer almasıyla bu savaştan zaferle çıkılacağına inanmak lazım.
Bütün dünya ve düşmanlar biliyorlar ki, Ak Partinin en büyük gücü Türk milletinin teveccühü olmuştur.
Milletimiz bu acımasız düşman karşısında ümidini kaybetmemiş, Ümit var olmuş. Onun içinde yeniden ve devamla bu milletin sesini seslendiren, Hürriyeti ve adaleti savunan Ak Partinin etrafında teşkilatlanmanın zaruri olduğuna inanmış ve Ak Partide yeniden ve aşkla teşkilatlanmaya devam etmektedir.
Ben bir partide görevli değilim, ama Ak Parti Hükümetlerini Haçlı emperyalizmine ve maşası FETÖ-PKK’ya karşı kararlı mücadelede, Türkiye’nin vesayet rejiminde kaybedilmiş milli çıkarlarını yeniden kazanmada bir “milli güç” olarak görmemek çok yanlış olur.
Önemle üzerinde durulmalı ki, bu gün veya yarın Ak Parti hükümetinin (Erdoğan-ın) alabileceği siyasi darbenin, aynı zamanda Türkiye’nin alacağı bir darbe olduğunu da düşünmek ve bilmek lazım.
Bu nedenle, Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’ın arkasında dimdik durmasını takdirle karşılamamak da mümkün değil..
AK Parti, 15 Temmuz’da okyanusu aştı, bu dereyi de geçmek zorunda.
Ak partide yeniden birleşerek, millet olarak artık “yeni bir Türkiye’yi” inşa etmek durumundayız.
Selam ve dua ile
15-08-2017