Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamayanlara o günkü rakamları vererek anlatalım.
Bakın cumhuriyet öncesi monarşi ile yani tek adam ile yönetilen kadınların seçme ve seçilme hakkı olmayan bir rej,imde ülkemizin durumu….
Okuryazar oranı yüzde 6
O yıllarda 4.894 ilkokul, 10.238 öğretmen, 341.941 öğrenci vardı.
1923'te 43 lise var. Öğretmen sayısı 838, öğrenci sayısı ise 3.799...
116 ortaokul ve Öğretmen sayısı 1.054, öğrenci sayısı 9.894'tü.
Tek bir üniversite vardı.
Darülfünunda okuyan toplam öğrenci sayısı yalnızca 2 bin 88'di.
Tüm ülkede bin 11'i erkek, 230'u kız, bin 241 lise öğrencisi vardı.
5 bin 362'si erkek, 543'ü kız, toplam 5 bin 905 ortaokul öğrencisi bulunuyordu. 1923 verilerine göre bu tarihte Türkiye’de sadece 4 bin 894 ilköğretim okulu vardı.
40 bin köyün 38 bininde okul yok.
1923 yılında 12 milyon civarındaki nüfusun sadece yüzde 16.4'ü kentlerde yaşıyordu.
1923'te sadece 920 doktor. Hastane yatak sayısı 4.575
Cumhuriyet kurulduğu zaman Türkiye'deki motorlu taşıt sayısı 1.490...
1923'te demiryolu uzunluğu 3.756 kilometre.
O yıllar Türkiye topu topu 45 milyon kilovatsaat enerji tüketiyormuş.
1923'te 32 bin ton çimento üretiyormuşuz. Buğday üretimi 2 milyon ton.
Cumhuriyet kurulduğu yıl sadece 220 traktör tarlalarda.
Cumhuriyet Mondros’un ahıdır
İşte böylesi bir tablo karşısında 13 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti kendi kaderini kendi çizecekti. Yanlış da yapsa doğru da yapsa kendi iradesiyle yapacaktı.
Özgürlük sorumluluk demekti.
Atatürk o dönemler diyor ki’ 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan ettik. İşte beş yıla sığdırdığımız büyük inkılâp, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır? Bu mazlum millet kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır, çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükâfatı işte budur. Bütün dünya bunu görmüştür. Daha da görecekleri vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir.
Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da, mazlum bir milletin ahıdır.
Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır.’
Kul değil Fert olmak
Onuru kırılmış olan yaklaşık 200 yıldır itilmiş kakılmış olan kimliği ile ilgili çok ciddi kuşkuları olan millet kavramının ne olduğunu bilmeyen Türk milletine onurlu bir şekilde tarihin sayfasında yer alabileceğini dün olduğu gibi bugün de yer alabileceğini göstermiştir, inandırmıştır. Türk’e tarihte hak ettiği o saygın yerini kazandırmakta gerek yapılan devrimler gerek tarih kurumunun kurulması gerek Türk diline gereken önemin verilmesi birlikte bu gerekli şeyi kazandırmıştır."
Kendi iradesiyle yaşayan milleti, kendi ayakları üzerinde duran bir toplumu kimse esir alamazdı. O nedenle de Cumhuriyet en çok Türk milletinin kendine güvenmesini sağladı.
Eğitimden dış politikaya, ekonomiden sanata yepyeni bir ülke
Kadercilikten çıkmak, akılla bir sonuca ulaşmaya çalışmak bunların hepsi son derece önemli devrimlerdir.
Artık herkes milletin bir ferdi olma sorumluluğu ile çalışacaktı.
İstiklal savaşında silah taşırken kağnı tekerlekleri kırıldığında, bunu tamir edecek ustamız
28 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.
Mazhar Müfit Kansu anlattığı bir hikaye, Atatürk'ün vizyonunu ve Cumhuriyetin ilanı öncesi günleri çok iyi anlatıyor…
Erzurum Kongresi yapıldıktan sonra.. Tarih 28 Temmuz, 1919 Sabaha karşı.Atatürk yaverine gizli kalmak kaydı ile not aldırmaya başlıyor.
Diyor ki . “Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır… Bu bir. İki Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.”
Bu anda kalem Kansu'nun elinden düşüverdi. Mustafa Kemal'in yüzüne baktı. O da onun yüzüne bakıyordu.
“Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var” diye cevapladı Kansu.
Atatürk güldü…
“Bunu zaman gösterir, sen yaz” dedi. “dört Latin harflerini kabul etmek.”
“Paşam yeter, yeter…” dedi Mazhar Bey.
“Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter” dedi…
Daha sonrasını Kansu'nun cümleleriyle dinleyelim…
Defterimi kapattım. “Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz, hoşça kalın” dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı
.Aradan yılar geçti. Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'ndan dönüyordu. Ankara'ya geldiği zaman da otomobille eski meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum.. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:
“Azizim Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?
97 yıllık koca çınara sıkı sımsıkı sarılmak zorundayız.
Bakın çevremizdeki ülkelere İran, Irak Suriye, Mısır bunlar cumhuriyetle tanışmamışlar.
Ölüm var. Acı var.Gözyaşı var. İnsanlar korku içinde geleceğe umutsuz bakıyor.
İşte cumhuriyetin erdemi. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün liderlik özelliği
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Yarınlarımız mutlu ve aydınlık…
Peygamber Efendimizin doğum günü olan Mevlid Kandili 28 Ekim Çarşamba günü idrak edilecek. Bu kandil yılın son kandili.. Regaib Kandili 27 Şubat’ta, Mirac Kandili 21 Mart’ta, Berat Kandili 7 Nisan’da, Kadir Gecesi ise 19 Mayıs’ta idrak edilmişti.
Bu günden mübarek kandilimizi tebrik ediyorum.
Hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum