“Sizlere baktığım zaman ben; Sevr Antlaşması'nı imzalayanları değil, onları yırtıp atanları, Lozan'ı yapanları görüyorum.
Ben sizlere baktığım, zaman dünyanın en güç döneminde ulusal bağımsızlığımızı gerçekleştirip, çağdaş bir devlet oluşturma doğrultusunda çok büyük çabalar harcamış olan o büyük Kuva-i Milliyecileri görüyorum. Atatürk devrimcilerini görüyorum.
Türkiye'yi çağdaş bir toplum haline getirmek için yasa yapanları, kurum yapanları, ilke ortaya koyanları görüyorum. Köy Enstitüleri'ni kuranları görüyorum. Halk Evleri'ni kuranları görüyorum. Eğitim hamlesi yapanları görüyorum. Kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirenleri görüyorum. Türkiye'yi; yoksul Türkiye'yi ayağa kaldırmak için büyük ekonomik atılımlar planlayanları görüyorum. Anadolu'yu dört bir taraftan demir ağlarla örenleri görüyorum. Onları planlayanları görüyorum. Demir yollarını döşeyen işçileri görüyorum. Türkiye'nin bağısızlık ruhunu görüyorum.
***
Ben size baktığım zaman; Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ile bu dünyada, bu coğrafyada ilk kez bir Müslüman toplumun demokratik bir atılım yapabileceğini kanıtlamış olan insanları görüyorum. İslamiyet'in kutsal bir inanç olarak her birimizin inancında, bedeninde, ruhunda bir yanda yaşarken bir yanda da kadın-erkek eşitliğinin, bir yanda da demokrasi anlayışının, bir yanda da laik bir devlet düzeninin bir arada gerçekleştirebileceğini ortaya koyanları görüyorum. Türkiye'yi demokrasiye taşıyanları görüyorum..
Siz Atatürk'sünüz.
Siz İsmet İnönü'sünüz.
Siz Türk devriminin şanlı, onurlu geçmişisiniz. Türkiye'yi Türkiye yapanlarsınız. Demokrasiyi gerçekleştirenlersiniz.
Türkiye'de emeğin hakkını koruyacağım diye ortaya atılanlarsınız.
Emek diye ilk kez konuşan insanlar sizsiniz. Sendika diyen insanlarsınız. Demokratik sol diyenlersiniz. Sosyal demokrasi diyenlersiniz.
Sosyal demokrasinin vatansever olduğunu, sosyal demokrasinin inançlara saygı göstermek olduğunu, sosyal demokrasinin emeğe saygı göstermek olduğunu, hukuka saygı göstermek olduğunu ilk kez öğretensiniz. Öğreten...
***
Ve siz 12 Martlarda cezaevlerinde hesap vermeye çağrılanlarsınız. Siz 12 Eylüllerde Zincirbozanlar'a sürülenlersiniz. Merkez komutanlığında gözaltına alınanlarsınız. Siz Türkiye'de Atatürk ilkelerine, sosyal demokrasiye inandığınız için, hizmet ettiğiniz okuldan bambaşka yerlere sürülen insanlarsınız. İşlerine son verilenlersiniz. Emeğiyle oynanan insanlarsınız. Haksızlığa maruz bırakılanlarsınız. Mağdur olan insanlarsınız. Demokrasi mağdurusunuz. Onur mağdurusunuz. Şeref mağdurusunuz. İnanç mağdurusunuz.
Sizlere baktığım zaman ben bunları görüyorum. Türkiye'nin onurlu tarihini görüyorum. Şerefli tarihini görüyorum. Türkiye'nin özünü görüyorum. Türkiye'nin onurlu geçmişini görüyorum.
***
1 Martta işbaşındakiler 65 bin yabancı askeri getirip Türkiye'nin en hassas coğrafyasına yerleştirmeye kalktığı zaman; Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürükleyebilecek olan yanlışlıkları yaptığı zaman sizler ‘olmaz öyle şey’ diyen; buna karşı çıkan, Türkiye'yi terör batağına sürüklenmekten alıkoyan insanlarsınız.
Onlar sizsiniz. Sizsiniz.
Her biriniz o gün parlamentodaydınız. Her gün o kalkan ellerin içinde siz de vardınız. Sizler sadece Türkiye'nin onurlu geçmişi değil, sizler Türkiye'nin aydınlık geleceğinizsiniz.
Aydınlık geleceğimizsiniz. Aydınlık geleceğimizsiniz.
Türkiye'nin yarınısınız.
Türkiye'nin gelecekteki aydınlık günlerinin sahibi ve gerçekleştirici insanlarsınız.
Ben böyle görüyorum. Ben sizin öyle olduğunuzu düşünüyorum.”
BAYKAL’LA ÇOK ANIMIZ VAR
Bu konuşmayı Deniz Baykal Sakarya İl Kongresinde yaptı.
Bu tarihi konuşması ile Deniz Baykal, CHP’yi ve CHP’lileri nasıl gördüğünü özetledi o gün.
Aynı Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül’ü CHP Kurultayında, “Otur oturduğun yere, otur otur” diyerek azarlıyor.
CHP’nin yolsuzluk konusundaki tavrını net ortaya koyuyor.
Türk siyasi hayatına 50 yıldır damga vuran bir isim. Genel Başkanlık, Başbakan Yardımcılığı, Bakanlık ve milletvekili olarak bu ülkeye hizmet eden değerli bir siyaset adamı Hukukçu, Siyaset Bilim Doçenti Deniz Baykal.
Deniz Baykal’la sık görüşmelerimiz oldu. Doğal olarak çok anımız var. En son yaşanan hatıramızı paylaşmak isterim. Geçen yıl TBBM’de Deniz Baykal’ı ziyaret ettik. Ben yanımda eşim Fadime Akar ve Yüksek Mimar Anıl Halis Akar ile odasına gittiğimizde yanında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğünden tanıdığım, dostum, CHP Antalya Milletvekili Metin Lütfü Baydar ve Gazeteci İmambakır Üküş (İstanbul Gerçeği İnternet Sitesi Sahibi) vardı. Birlikte koyu bir sohbet ettik.
ONUN ENGİN TECRÜBE VE BİLGİSİNE HALA İHTİYACIMIZ VAR
Baykal, Afyonu çok iyi biliyor. Siyasetçileri, işadamlarını birebir tanıyor.. Tek tek onları sordu. Afyon’daki siyaseti yorumladı. Bir saati bulan görüşme sonrası izin isteyip kalkıyoruz. “Durun, hatıra olsun fotoğraf çekinelim” dedi.
Beyaz gömlekli ve kravatlıydı.
O anda hemen ceketini giydi, fotoğraf ceketli oldu.. Öylesine kibar ve nazik bir insandı ki bizlerle gömlekle görüntü vermek istemedi.
Şimdi yoğun bakımda.
Allah şifa versin. Dualarımız seninle ‘Koca Yürek.’
O’na ve onun engin tecrübe ve bilgisine hala ihtiyacımız var.
Ne dersiniz?