Cumartesi günü 14.Zafer Yolu etkinliği için Şuhut’tayız. Sabahın erken saatlerinden itibaren ilçeye yaşlısı genci kadını erkeği gruplar hainde geliyor. Belediye Parkında biraz nefeslendikten sonra Atatürk Evi’ni ziyaret ediyor cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı ekipler.
Sonrasında Atatürk Evi önünde açılış töreni başladı. Bakan Veysel Eroğlu tarihçi kimliği ile günün anlamını özetleyen bir konuşma yaptı. Vali Mustafa Tutulmaz, Milletvekilleri Ali Özkaya, İbrahim Yurdunuseven, Afyon Belediye Başkanı Burhanettin Çoban Şuhut Belediye Başkanı Recep Bozkurt ve askeri erkan törenlerde hazır bulundu. Şehir Stadyumunda yapılan törene ise CHP Milletvekili Burcu Köksal, DP Genel Başkanı ve Milletvekili Gültekin Uysal, AKÜ Rektörü Mustafa Solak da eşlik etti.
Şehir Stadında 80 yaşını devirmiş Esat Kabaklı sahne aldı. Geçen yılda sahne alan Kabaklı konseri ilgi görmedi
Atatürk Evi civarında bir ev dikkatimi çekti.
Emperyalizme karşı tek yürek olduk
Evin duvarında Mustafa Kemal Kemal Paşa, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak Paşa,Yakup Şevki Paşa,Ali İhsan Paşa ve Sakallı Nurettin Paşa isimleri yazılı.
Bu ev emperyalizme mücadelede ön saflarda yer alan paşaların isimleri ile bize tarihe yolculuk yaptırdı aslında.
Kurtuluş Savaşının mimarı, lideri “Geldikleri gibi giderler” deyip, geldiklerinden biraz daha hızlı gitmelerini sağlayan Mustafa Kemal’e…
Ve Her daim onun yanında yer alan soyadını çarpışa çarpışa alan İsmet İnönü ye…
İstanbul Hükümeti tarafından ulusal hareketin önderlerinden biri olarak rütbesi kaldırılan, nişanları geri alınan ve idamına karar verilenMustafa Fevzi (Çakmak)
Harbiye'de Askeri Taktik ve Strateji Öğretmenliği yapması nedeniyle başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşı'ndaki üstü düzey komutanların büyük çoğunluğu tarafından "Hocam" diye hitap edilen, Orgeneral Yakup Şevki (Subaşı)
Balkan ve 1.Dünua Savaşlarında komutan olarak katılan Ordunun ilk sakallı Komutanı Bursalı olan Sakallı Nurettin Paşa’ya
1.Dünya Savaşında Kolordu ve Ordu Komutanlığı da yapan Ali İhsan Paşa’ya
Bu arada;
27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son veren Miralay Reşat (Çiğiltepe)’a;
Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine koyarak "Geri çekileni vururum" mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla “Deli Halit” lakabını alan Miralay Halit (Karsıalan)’e;
Kütahya'nın Emet ilçesinden kendisi, Emet halkı ve süvarileri tarafından kaçırılan Yunan ordusunu kovalayarak İzmir’e giren ilk süvari birlikleri komutanı Ferik Fahrettin (Altay)’e;
Demiryollarının kesiştiği yer olan Eskişehir'e bir üs kuran ve savaş boyunca derme çatma trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakleden, ray döşeten, gerektiğinde ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptıran Miralay Behiç Bey’e;
İstanbul'dan bizzat kendisine gönderilen ve Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklamasını emreden telgrafa rağmen “Ben ve kolordum emrinizdedir Paşam!” sözünü söyleyerek Mustafa Kemal Paşa'nın emrine giren Musa Kâzım (Karabekir)’a;
İzmit ile Adapazarı'nı geri alıp, Sakarya Meydan Muharebesi'ne katılarak üstün başarılar kazanan Kazım Fikri (Özalp)’ye;
Birlikleri ile İzmit ve Adapazarı üzerinden Bilecik ve Eskişehir istikametine ilerleyen İngiliz kuvvetlerine Geyve yakınlarında ateş açarak onları durdurup geri püskürten ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutan olan Miralay Ali Fuat (Cebesoy)’a;
Peki ya kadınlar…
Yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatip olan, Kurtuluş Savaşı'nda cephede Mustafa Kemal'in yanında görev yapan, sivil olmasına rağmen rütbe alarak bir savaş kahramanı sayılan Onbaşı Halide (Edip Adıvar)’ye;
Kağnıyla cepheye silah taşıyan Fatma Nine’ye;
İnebolu'da bulunan cephaneleri Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer alırken, kış şartları nedeniyle cephane ıslanmasın diye battaniyesini cephaneye saran, bebeğine de sarılıp onun donmaması için uğraş verirken donarak ölen Şerife Bacı’ya;
Onbaşı olduğunda neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenleyen ve aralarında bir Yunan subayı dahil toplam 25 esir askerle geri dönen Erzurumlu Kara Fatma (Seher Erden)’ya;
Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atılınca başından vurularak şehit olan Gördesli Makbule’ye;
Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek alıp dağa çıkan ve Yörük Ali Efe’ye katılanEmir Ayşe’ye;
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın gizli örgütü Karakol’un yöneticisi Naciye Faham’a;
12 yaşında İnönü muharebelerinde savaşan Nezahat’e;
“Muharebe bana düğündür Paşam” diyen Mustafa Kemal’in askeri Sivaslı Fatma Seher’e;
Çerkez kadınları örgütleyen Hayriye Melek’e;
Alaşehir’deki zulmü dünyaya çektikleri telgraf ile duyuran Makbule’ye; Nebile’ye;
Yunan işgaline elinde silahla karşı koyan Turgutlulu Çavuş Ayşe’ye; Ödemişli Fatma’ya;
Binbaşı- Ayşe’ye;
Başındaki yırtık örtüsünü erkeklerin yüzüne atıp, “alın bunları örtünün, verin silahları ben savaşırım” diyen Kezban’a;
Düğünde takılan altınları Ankara’ya bağışlayan Kastamonulu 17 yaşındaki Hatice’ye;
Üç kızını Mustafa Kemal’e emanet edip Sakarya Cephesine koşan ve yaralanan Ayşe Çavuş’a;
Erkek kılığında savaşan ve sonra kadın olduğu anlaşılan Halime Çavuş’a…..
Ve Zaferin 96 yılına
Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk'ün evlatlarına, Askerlerine
Binlerce SELAM OLSUN.......