Gün yok ki yarınlarımızın rotasını belirlemede aydınlık ve çağdaş bir Türkiye’nin hedef ve amacına olaşma ülküsü içinde yola çıkan, milletinden temsil vekaletini alan, siyasi partilerin gündem dışı, polemiklere girerek birikmiş Türkiye sorunlarını sekteye uğratmasın.
Siyaset bazen yönetilmekte olan tebaya sanki hiç bir sorumluluk duygusu olmadan,hedef ve amacın, Türk devleti ve milletini genel anlamda kucaklama ve sorun ve sıkıntıları çözmeden ziyade, kişisel bir menfaatler düellosu
algısını yaratmaktadır. Böyle bir siyasi atmosferde geleceğe ve hedefe ulaşmada,gündemin İç ve dış sorunlarına yoğunlaşıp,zaman kazanacağımıza, maaselef gittikçe sorunları biriktirip ve erteleyerek Türkiye irtifa kaybetmektedir.
Eskiden var olan sorunlarımızın,günümüzde hayatımıza girip,yaşamlarımızı felç eden salgınla beraber iyice zorlaşmıştır. İşte bu sıkıntı ve zorlukların bir set gibi milletin önünde olduğu bir zamanda, hedefe kilitlenip milletin omuzlarına yüklenmiş ağır yükü hafifletmek en büyük arzu ve siyasi bir yükümlülük olmalıdır.
Gel gör ki bugünkü siyaset amacından ve işlevselliğinden uzaklaşmıştır desek umarım yanılmış sayılmayız.
Siyaset kurumu iç hesaplaşmalar, karşılıklı kişisel çatışmalar, kişisel hak ve hürriyetlerine saldırılar üçgenindeki kısır tartışmalarla vuku bulduğu için, amaçtan ziyade araca hizmet etmektedir. Tarih sahnesine de bakarak 1.bal-
kan savaşının kaybedilmesi, siyasi çekişmelerin yarattığı zafiyetle kaybedilmiştir. Tarihte buna benzer nice olayları düşündükçe bugün hata yapma ve ülkeyi kaosa götürmenin önü kapatılmalıdır.
Kişisel çıkar ve menfaatların gölgesinde siyaset kurumu vuku buldukça,amaç ve hizmet ruhundan uzaklaşacak, ideallerle birlikte gönüllerden de uzaklaşacak ve itibarını kaybedecektir. İtibarını kaybeden bir siyaset de yarınlara derman olamayacaktır.
İstikrarlı yarınlar için ben değil,biz deme ülsüyle hareket edip,hedef ve gayede bir olup rotayı siyasi polemiklere kurban etmeden yarınlara var gücümüzle yelken açarak gücümüze güç katmalıyız.
Saygı ve sevgilerimle