Sık sık duyduğunuz ya da kullandığımız bir söz vardır;
“Bizim kumaşın kalitesi düşük çıktı!.”
Biz Müslümanız ve bir
iddiası olan Müslümanlarız..
Kadromuz,
maaşımız,
kredi borçlarımız,
tayin terfi umudumuz
hatırına sustuğumuz,
göz yumduğumuz her
haksızlık dönüp dolaşıp
ayağımıza takılan taş
olacak,
bunu biliyoruz..
Şunu itiraf edebiliyorum;
bizim çok ciddî bir ahlak
sorunumuz var..
“Önce ahlak sonra din”
diyen ilahiyatçılarımızın ya
da kulağı küpeli
Dücâne Cündioğlu’nun
manifestolarıyla
çözemeyeceğimiz kadar
ciddî bir problem bu..
****
“Kurallar işlesin ama bana
değil”
diyoruz,
hastane kuyruğunda aradan sıvışıyoruz,
çocuğumuzun mülakatında tanıdık arıyoruz,
önceden sınav sorularını alabilir miyiz diye araya
adam sokuyoruz,
kamera yoksa kırmızı ışıkta geçiyoruz
(hele pahalı arabaya binince kurallar benim için değil
zanneden tiplerimiz yok
mu?),
online sınavda kameranın
görüş açısının dışına adam
yerleştirip Whatsapp’tan
kopya çekiyoruz,
(hele beş vakit namaz kılan
bir arkadaşım gireceği
sınavda sorulacak soruları
önceden bulamaz mıyız?!.
diye sorduğunda epey
düşünmüştüm)!..
İsminin önündeki sıfat
söylenmediğinde ortalığı
yıkan akademisyenler
yetiştiriyoruz,
basın listesine ismini
yazdırıp oğlunu yurtdışına
bedava tatile götüren
kurum başkanlarıyla devleti
yönetiyoruz,
hakkımız olmadığı halde
çakarları yakıp kendimizi
özel hissetmeye çalışıyoruz,
makamda çalışınca her şey
bedava ayağımıza gelsin
isteyen danışmanlarla
doldurduk TBMM’ni..
****
Daha bir kadına adaletle
muamele edemezken
“Kur’ân bize dört kadın
hakkı tanıyor”
diyoruz..
Twitter’da Kütüb-i Sitte’den
hadis paylaşmakla
Müslüman olunmuyor
maalesef.
Meğer ne fakir ruhumuz,
ne çok bastırılmış
duygumuz varmış da,
ortaya çıkacağı zamanı
bekliyormuş..
Olmadı beyler,
bizim kumaşın kalitesi
gerçekten de düşük çıktı..
Devam edeceğiz..
Hayırlı günler diliyorum..
09 KASIM 2020 PAZARTESİ