Bu toprakların kurucu
unsuru Türk,
yapıcı unsuru İslam’dır..
Ecdadımız ehl-i sünnet
merkezli tasavvuf inancına
dayanarak bir ahlak
medeniyeti kurmuştur..
“Mesnev’i okuyup pilav
yiyerek”
Viyana’ya kadar gittik biz,
Mozart dinleyerek değil!.
****
Babasından kalan 10
dönümlük toprağı
paylaşamayanlar,
“Fatih Sultan Mehmet
kardeş katili miydi?”
diye sormadan önce büyük
abdest alsınlar..
“Mevlâna ajan olabilir”
diyen tarihçi,
hiç değilse
“Eva de Vitray Meyerovitch
bu adamda ne görmüş de
Müslüman olup Havva
ismini almış?”
diye sorsun o bilimsel
kimliğine..
****
“Kur’ân bize yeter” deyip
hadisleri inkâr edenler,
bir zahmet usul ilmi
okusunlar..
“Allah’la kul arasına
girilmez”
sakızını çiğneyenler,
“Herkesten önce Allah’la kul
arasına Hz. Muhammed
(s.a.v.) girmiştir”,
bunu bilsinler lütfen..
“İslam akıl dinidir” deyip
kafalarına göre Kur’ân’ı
yorumlayanlar,
“Hangi akıl? Descartes’ın
aklı mı, Kant’ın aklı mı,
Aristo aklı mı, Hz. Ömer aklı
mı?!.”
Önce buna cevap versinler..
“Dini istismar ediyorsunuz”
diyenler,
önce eleştirdikleri dindarlar
kadar İslam’ı öğrensinler..
Çünkü insan bilmediği şeyi
istismar edemez..
Tabi ki o edecek,
o biliyor ve o yaşıyor
çünkü..
Sen mi yapacaksın rayban
gözlüğünle?
****
“Bir ilme bütünüyle vakıf
olmayanlar, o ilmin
kusurlarını göremezler”
diyor Gazalî..
Her eksikliğinizin günah
keçisi yaptığınız Gazalî.
Ahmet İnam’ın
“Ben bu kadar değişime
açık, bu kadar ufku geniş,
bu kadar kendini
yenileyebilen bir ikinci insan bilmiyorum”
dediği Gazalî..
“Mealle Müslümanlık olmaz” diyen Cemil Meriç kadar
tarihinize saygı duyun bari..
****
Tasavvufa panteizm
demekle asrın idrakine
İslam’ı söyletmiş
olmuyoruz..
Avrupa’nın sofra artıklarıyla
Müslüman Türk entelektüeli
olunmuyor efendiler..
Dönüp dönüp
“İslam tarihi boyunca akıl
hep küçümsenmiştir”
diye Sputnik’e söyleşi veren
ilahiyatçılarımızın Renan
kafasından ne farkı var?!.
****
Toplum olarak bu
nasihatlere çok ama çok
ihtiyacımız var....
İmamı Şafii,
talebelerinden biri olan
Yunus ile müzakere yaptığı
bir meselede ihtilâfa düşer..
Öyle ki,
talebesi öfkesinden dolayı
dersi terk eder ve evine
gider..
Akşam olunca,
Yunus kapısının çalındığını
fark eder..
"Kim o?"
der..
Kapıdaki kişi,
"İmamı Şafiî."
der..
Yunus,
kapıyı açar ve İmam
Şâfî’nin kapıda beklemekte
olduğunu görür..
Hocasının ayağına kadar
gelmesine şaşırır..
İmam Şafiî,
kapıyı açan talebesi
Yunus'a,
ders niteliğinde şunları
söyler:
"Yunus, bizi birleştiren
yüzlerce mesele dururken bir mesele mi ayıracak
bizi?!."
"Yaptığın ve üzerinden
geçtiğin köprüleri yıkma!.
Bir gün o köprüden geri
dönmen gerekebilir!"
"Hatadan nefret et, ama
hataya düşenden nefret
etme!"
"Bütün kalbinle günaha
öfkelen, ama günahkâra acı,
ona merhamet göster!"
"Sözü eleştir ama sözü
söyleyene saygı göster!."
Görevimiz hastalığı tedavi
etmektir,
hastayı yok etmek değil!..
Hayırlı cumalar diliyorum..
27 TEMMUZ 2020 CUMA