Dram mı, trajedi mi, ne desem bilmiyorum!. Provokatörlerin kılıktan kılığa girerek hemen her yıkıntının yanında çekim yaparak sosyal medyada hakaretler yağdırdığı Hatay gündemdeyken bazı gerçekleri konuşmamız gerek. Hem de deprem olduğu anda Devletin bütün imkanlarını o bölgeye yığan Devlet Başkanına meydan okuyan arkaları, onları bol etli kemikle besleyen ağababalarına dayayan kılıksız provokatörler. Hastanelerde çalışan personelin bile hastalar ve Suriyeli doktorlar tarafından sürekli hor görülerek baskı
yapıldığı, yakınının kimliğiyle
14-15-16 yaşlarında doğum yapan Suriyeli genç kızların yaşadığı Hatay’da neler oluyor? Yoksa Hatay’ı savaşmadan kaybediyor muyuz?!
****
Artık buradaki olaylara acilen el konulup araştırılması gerekiyor.
Hatay sorunu burada bitmiyor. Hatay'la ilgili Suriye’de ciddi propagandalar yapılıyor. Sosyal medya hesaplarından "Hatay'ı alacağız" diye Türkçe paylaşımlar yapılırken, binlerce beğeni geliyor. Duvarlarda ve parklarda
“Hatay bizim” yazıyor ve artık
yerli halk parklara çıkamaz hale gelmiş. Hastanelerde Suriye’li gençler sürekli kavga ediyor! Bunları derken “Suriye’liler gitsin” anlamında değil; “Avrupa ülkelerine gelen mülteciler nasıl ki oradaki kanun ve nizamlara ve dahi sisteme uyuyorlarsa Suriye’liler de Türkiye’mizde uysunlar” anlamında söylüyorum.
Hastanede doğum yapan bir Suriye’li kadının, onlara tercümanlık eden 70 yaşındaki bizim kadınımıza; “Hatay bizim olacak, eninde sonunda siz buradan gideceksiniz!” dediği biliniyor. İnsan kaçakçılarının cirit attığı Hatay’da neler oluyor
gerçekten? Deprem sürecini çok yakından izleyen biri olarak Cumhurbaşkanına alenen hakaret eden kılıksızlar bizi asla korkutmuyor ama depremden önce ülkemizden defolup giden elçileri de dikkate aldığımda ister istemez “iç savaş çıkarmaya mı çırpınıyorlar?” diye de düşünmeden edemiyorum. Mi’rac kandilimiz mübarek olsun. Hayırlı cumalar diliyorum. 17 ŞUBAT 2023