Dinar gibi küçük bir ilçede gazetecili yapmak pek kolay bir iş değildir. Hele hele bundan altmış sene evvelki yıllara gidersek haber toplama, yazmak, gazeteyi baskıya hazırlamak için harfleri kelime oluşturup dizme ve basma hepsi de çok büyük emek isteyen işlerdi.
O yıllarda muhabirlik yaparken arada sırada matbaada boyaların içinde yardım da ederdik. Rahmetli olan Tarık Şener’in Altın şehir gazetesi n de ilk muhabirliğim ve daha sonra Ramazan Gürbüz ile İsmail Özköylü tarafından çıkarılan gazetede zor şartlar altında yaptığımız gazete muhabirliği ve matbaada baskı sırasında boyalar içinde harfleri dizmeye yardım ettiğimiz günlerde olurdu. Aynı zamanda Ramazan Anadolu muhabirliğini de birlikte yürütürken bede Hürriyet gazetesinin bölge muhabirliğini yapıyordum. O zorlu günlerden bu günlere geldik. Aradan yarım asırdan fazla zaman geçmiş, Allah ömür verdiği müddetçe de devam ederiz inşallah.
O yıllarda Memur olmamız nedeniyle haberlerde pek isimleri yazmıyorduk sonradan köşe yazılarımda hep rumuz kulandım ve köşe yazılarımı DİNARLI ve CINBIZ başlıkları altında yazdım. O yıllardan sonra Hürriyet gazetesinin uzun yıllar bölge muhabirliğini yaptım. Gazetelerde yazdığım bazı yazılardan dolayı övgüler aldım. Bu övgüler beni şımartmadı. Yeri geldi eleştiriler de aldım, bunlarda benim moralimi bozmadı ve devam ettim. Daha sonraları zor şartlar altında gazete çıkardım. Memur olmam nedeniyle gazetede ismimden hiç bahsetmeden haberlerden tutun köşe yazılarına kadar hep kendim uğraş verdim. Ben; profesyonel bir gazeteci değilim. Belediyenin bütün birimlerinden anlayan yazı işlerinden emekli bir memurum. 1960 yılları ve 1980 yılları Kaymakamların Belediye başkanlığı yaptıkları yıllar birlikte çalıştım. Kendimi ve haddimi bilerek yorulmadan yazı işleri, evlendirme işlerini zamanı geldiğinde spikerlik ve iki buçuk sene Belediye davalarını takip etmek üzere Avukatlığını da birlikte yaptım ve tek bir maaş aldım. Bu kadar işin arasında gazeteciliği hiç bırakmadan 1964 den 1980 yılına kadar ve daha sonra 1984 de Isparta matbaasında bastırdığım ofset gazeteyi 1989 yılına kadar zor şartlarda devam ettirdim.Bu yıllar zarfında Dinarın basın boşluğunu doldurmaya çalıştım.Belediyeden Emekli olduktan sonra tembel tembel gezmek, kahvede okey oynamak yerine İlçemizin, ülkemin sorunlarını aklım erdiği kadarıyla yazmaya, okuyucularımla paylaşmaya çalıştım. Yazılarımda kimseye hakaret etmedim, aileyi meseleleriyle uğraşmadım. GÖRDÜĞÜM YANLIŞI, HATAYI İKTİDAR, HÜKÜMET PARTİ, İLĞİLİ MAKAM AYIRMADAN HATALARI VARSA ELEŞTİRDİM DOĞRULARI YAZDIM VE YALAKALIK- YANDAŞLIK YAPMADIM YAPMAMDA.
Gazete çıkaramadığım yıllar köşe yazılarımı belediye sitesi, bazı dostların gazetelerinde ve Afyon Zaferde yazmaya devam ediyorum. Aslında yerel gazeteler, o kentin en etkili sesidir. Tarafsız ve doğruları korkmadan yazmalıdırlar. Köşe yazarları da yazılarında tarafsız bir şekilde sorunları, olayları dile getirip, çözüm önerilerini araştırıp sunarlar. Bunlar yapılıyorken kırıcı olmadan, ağır şekilde suçlamadan eleştirilerini ortaya koyarlar. Bir gazetenin sahibi yazarlarına; Aman iktidarla uğraşmayın, muhalefete çatma, yönetici ve bürokratları eleştirmeyin diyorsa o gazeteci ile selamı sabahı kesmek gerekir. Diğer taraftan bir memleketteki İdareciler ve sivil toplum yöneticileri kendisini devamlı olarak pohpohlayan, her icraatına yanlışta olsa methiyeler döşenen gazetecilere kucak açıp toplantılara çağırıp, haber niteliğinde konuları paylaşıp, doğruları yazan zamanı gelince eleştiren fakat yerine göre de takdir ve taltif eden gazeteci, köşe yazarlarını ayırıyorlarsa bu durum ilgili makama yakışmaz sanırım.
Afyon vilayetimize tayin olan ve gecen gün Dinar Kaymakamlığına ziyarette bulunan Valimiz Sayın Gökmen Çiçek’in kazamızdan gittikten sonra Dinardaki gazeteci, basın mensuplarının haberi olmuştur. Bir ilçeye vali geliyorsa bu haberi Kaymakamlık ve görevlileri daha evvelden basın mensuplarını haberdar etmesi gerekmez mi ?,halkın haber alma özgürlüğü yok edilemez. Bunu yerine kim getirecek tabi ki gazeteci, haberci ve köşe yazarları. Dinardaki basın mensuplarının da Vali beye söyleyeceği ilçemizle alakalı bir sürü sorunları vardı, bu sorunları paylaşmak isterlerdi. Vali beyin ilçe ziyareti basından saklandığı gibi, diğer bazı konularda da basına haber verilmediğinden bazı haberleri basın mensupları dışarıdan ilgisiz kişilerden öğrenip yazmak mecburiyetinde kalıyor ve bu haberlerde sıhhatli olmadığından sorunlar yaşanmaktadır. Bundan böyle haber niteliğinde olan konuları ilgili makamların gazeteci, köşe yazarı, basın mensuplarına önceden bildirirlerse çok yerinde bir hareket etmiş olurlar. Çünkü yerel basın bu şehrin gözü, kulağı sesidir.
SAYGILARIMLA
O yıllarda muhabirlik yaparken arada sırada matbaada boyaların içinde yardım da ederdik. Rahmetli olan Tarık Şener’in Altın şehir gazetesi n de ilk muhabirliğim ve daha sonra Ramazan Gürbüz ile İsmail Özköylü tarafından çıkarılan gazetede zor şartlar altında yaptığımız gazete muhabirliği ve matbaada baskı sırasında boyalar içinde harfleri dizmeye yardım ettiğimiz günlerde olurdu. Aynı zamanda Ramazan Anadolu muhabirliğini de birlikte yürütürken bede Hürriyet gazetesinin bölge muhabirliğini yapıyordum. O zorlu günlerden bu günlere geldik. Aradan yarım asırdan fazla zaman geçmiş, Allah ömür verdiği müddetçe de devam ederiz inşallah.
O yıllarda Memur olmamız nedeniyle haberlerde pek isimleri yazmıyorduk sonradan köşe yazılarımda hep rumuz kulandım ve köşe yazılarımı DİNARLI ve CINBIZ başlıkları altında yazdım. O yıllardan sonra Hürriyet gazetesinin uzun yıllar bölge muhabirliğini yaptım. Gazetelerde yazdığım bazı yazılardan dolayı övgüler aldım. Bu övgüler beni şımartmadı. Yeri geldi eleştiriler de aldım, bunlarda benim moralimi bozmadı ve devam ettim. Daha sonraları zor şartlar altında gazete çıkardım. Memur olmam nedeniyle gazetede ismimden hiç bahsetmeden haberlerden tutun köşe yazılarına kadar hep kendim uğraş verdim. Ben; profesyonel bir gazeteci değilim. Belediyenin bütün birimlerinden anlayan yazı işlerinden emekli bir memurum. 1960 yılları ve 1980 yılları Kaymakamların Belediye başkanlığı yaptıkları yıllar birlikte çalıştım. Kendimi ve haddimi bilerek yorulmadan yazı işleri, evlendirme işlerini zamanı geldiğinde spikerlik ve iki buçuk sene Belediye davalarını takip etmek üzere Avukatlığını da birlikte yaptım ve tek bir maaş aldım. Bu kadar işin arasında gazeteciliği hiç bırakmadan 1964 den 1980 yılına kadar ve daha sonra 1984 de Isparta matbaasında bastırdığım ofset gazeteyi 1989 yılına kadar zor şartlarda devam ettirdim.Bu yıllar zarfında Dinarın basın boşluğunu doldurmaya çalıştım.Belediyeden Emekli olduktan sonra tembel tembel gezmek, kahvede okey oynamak yerine İlçemizin, ülkemin sorunlarını aklım erdiği kadarıyla yazmaya, okuyucularımla paylaşmaya çalıştım. Yazılarımda kimseye hakaret etmedim, aileyi meseleleriyle uğraşmadım. GÖRDÜĞÜM YANLIŞI, HATAYI İKTİDAR, HÜKÜMET PARTİ, İLĞİLİ MAKAM AYIRMADAN HATALARI VARSA ELEŞTİRDİM DOĞRULARI YAZDIM VE YALAKALIK- YANDAŞLIK YAPMADIM YAPMAMDA.
Gazete çıkaramadığım yıllar köşe yazılarımı belediye sitesi, bazı dostların gazetelerinde ve Afyon Zaferde yazmaya devam ediyorum. Aslında yerel gazeteler, o kentin en etkili sesidir. Tarafsız ve doğruları korkmadan yazmalıdırlar. Köşe yazarları da yazılarında tarafsız bir şekilde sorunları, olayları dile getirip, çözüm önerilerini araştırıp sunarlar. Bunlar yapılıyorken kırıcı olmadan, ağır şekilde suçlamadan eleştirilerini ortaya koyarlar. Bir gazetenin sahibi yazarlarına; Aman iktidarla uğraşmayın, muhalefete çatma, yönetici ve bürokratları eleştirmeyin diyorsa o gazeteci ile selamı sabahı kesmek gerekir. Diğer taraftan bir memleketteki İdareciler ve sivil toplum yöneticileri kendisini devamlı olarak pohpohlayan, her icraatına yanlışta olsa methiyeler döşenen gazetecilere kucak açıp toplantılara çağırıp, haber niteliğinde konuları paylaşıp, doğruları yazan zamanı gelince eleştiren fakat yerine göre de takdir ve taltif eden gazeteci, köşe yazarlarını ayırıyorlarsa bu durum ilgili makama yakışmaz sanırım.
Afyon vilayetimize tayin olan ve gecen gün Dinar Kaymakamlığına ziyarette bulunan Valimiz Sayın Gökmen Çiçek’in kazamızdan gittikten sonra Dinardaki gazeteci, basın mensuplarının haberi olmuştur. Bir ilçeye vali geliyorsa bu haberi Kaymakamlık ve görevlileri daha evvelden basın mensuplarını haberdar etmesi gerekmez mi ?,halkın haber alma özgürlüğü yok edilemez. Bunu yerine kim getirecek tabi ki gazeteci, haberci ve köşe yazarları. Dinardaki basın mensuplarının da Vali beye söyleyeceği ilçemizle alakalı bir sürü sorunları vardı, bu sorunları paylaşmak isterlerdi. Vali beyin ilçe ziyareti basından saklandığı gibi, diğer bazı konularda da basına haber verilmediğinden bazı haberleri basın mensupları dışarıdan ilgisiz kişilerden öğrenip yazmak mecburiyetinde kalıyor ve bu haberlerde sıhhatli olmadığından sorunlar yaşanmaktadır. Bundan böyle haber niteliğinde olan konuları ilgili makamların gazeteci, köşe yazarı, basın mensuplarına önceden bildirirlerse çok yerinde bir hareket etmiş olurlar. Çünkü yerel basın bu şehrin gözü, kulağı sesidir.
SAYGILARIMLA