Tarihler 4 Ekim 2023 Günlerden Çarşamba, Benim çok sevdiğim Halil İbrahim Kocaerkek Abim öldü. 53 Yaşındaydı ve daha çok gençti, Alkol ve sigarası yoktu, her anlamda çok sağlıklı görünüyordu, güçlüydü ve yaşam doluydu.
Geçtiğimiz senelerde anju olmuştu ve şimdi ise ani gelişen bir kalp krizi ile kimseyle vedalaşamadan öldü. Evet dostlarım bu kardeşinizin ölüm anlamında çok kayıplarım olmuştu ama bu sefer ölen benim çok sevdiğim, değer verdiğim bir abimdi, gençti, beklenmedikti, aniydi ve hazırlıksızdım.
Hastane yetkililerinden Halil İbrahim Kocaerkek abimi son kez görmek için izin istedim. Savcı ve doktor cenazenin başında otopsi yapılmasına karar vereceklerdi ve Kalp krizi normal bir ölüm olduğu kanısına vardılar ve cenazeyi görmek, abimi görmek nasip oldu.
Ölüm ne demekmiş şimdi anladım. Gözlerimde yaş kalmayacak kadar ağladım. Daldım, boşluğa baktım, dondum. Halil İbrahim abimin gözleri kapalıydı ve Gözlerinin yan kısımlarından kan gelmişti. Vücudu bembeyazdı. Ama misler gibi kokuyor, sımsıcakdı sanki halen yaşıyormuş gibiydi. Yanaklarından, anlından öptüm, sevdim, ah be canım abim neden bir veda etmeden gittin ki, ansızın tüm sevdiklerini üzerek bir Allahasmarladık demeden gittin...
Çok ölüm görmüş bir insan olarak “bu acıların en büyüğü” diye feryat ettim. Ömer kardeşime abilerime dostlarıma, kardeşlerime “kolumuz kanadımız kırıldı” artık dedim. Muhasebeci Halil Kocaerkek kardeşime güçlü bir şekilde sarıldım. Oğullarına, gelen dostlarımıza, M.Emin Güzbey abime, her kez şok içindeydi, kimse beklemiyordu ölümünü, Ömer Bağlan kardeşimle beraber ağladık.
Üç gün boyunca abimle ilgili haberleri ve geçmişte yaşanan hikayeleri dinledim. Sosyal Medya üzerinden kimler başsağlığı dilemiş, kimler üzülmüş, kimler ağlamış araştırdım. H. İbrahim Kocaerkek abimin sosyal anlamını, ölümünden sonra yeniden kavradım. Abimi dostlarının gözüyle yeniden keşfettim. Bazen kızdığım insanlar oldu, ölümünden sonra başsağlığı mesajları atmayan, sanki yabancı bir insan ölmüş gibi davranan insanları gördüm.
Önceleri zihnimin şüpheci tarafı “kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü olur” özdeyişini hatırlattı. Bu sebeple de ifadelerin sahiciliğini test ettiğimi fark ettim. Birbiriyle ilgisiz onlarca insanın aynı şeyleri kendiliklerinden söylemesi sahiciliğin ilk işaretiydi. Ölümün ne kadar gerçek olduğunu, bu yalan dünyanın hiç bir anlam taşımadığını hatırlamış oldum.
Sahiden acı çeken, üstelik çok sayıda ağlayan dost gözü gördüm. Kendi bakış açım, anılarım ve duygularımı da gözden geçirince sahicilik açığa çıkmış oldu. Abim gerçek bir öyküye sahip, dostluk kurabilen, insanlara duyarlı, yardım alıp verebilen bir ADAMMIŞ. İnsanların bu sahici şahadeti acılarımızın azalmasına sebep olmaya başladı. Abimin her insan teki gibi kusurları vardı. Pişmanlıkları da vardı. Acı çektiği yaşanmışlıkları da vardı. Ama büyük öyküde; hayırla anılan, arkasından ölümüne içtenlikle üzüntü duyulan sahici ve hayırlı bir adamdı.
Şimdi buradan yaş itibari ile 50- 60 yaşının üzerinde, Basın camiasından abilerimiz var. Şunu asla unutmamak gerekiyor. ÖLÜM VAR, iyi insanlar öldüğünde arkasından rahmet okuyan, ağlayanlar olurken, Dedikodu yapan, yalan haber yapan, insanları rencide eden, aşağılayan, şerefsiz ve karaktersiz meslektaşlarımızda malesef var. Sizlerde bir gün öleceksiniz, arkanızdan düa eden, ağlayan olmazsa, sizin için göz yaşı döken, bir fatiha okuyan olmaz ise vay sizin halinize vayy, cehennemde çatır çatır yanacaksınız. Allah insana hayırlı ölümler ve hayırlı dostlar versin.!!
"BAŞIMIZ SAĞ OLSUN"