Asgari ücret açıklandı. Yeni açıklanan asgari ücret işçi ve işvereni de memnun etmedi
.Önce rakamlara bakalım.
. Net asgari ücret 11 bin 402 TL olarak açıklanırken brüt asgari ücret ise 13 bin 415 TL oldu. Asgari ücrete yapılan yüzde 34 oranında zam yapıldı.
Borçlanma yapacaklar Haziran ayında yapmalı
Brüt asgari ücretten işçi payı olarak 1.878 TL sigorta primi, 134 TL de işsizlik sigortası primi kesilecek. İşveren payı olarak ise 2.079 TL sigorta primi, 268 TL de işsizlik sigortası primi kesintisi yapılacak.
Böylece 11.759 TL olan asgari ücretin işverene maliyeti 15.761 TL’ye yükselecek.
İşverenin maliyeti 4.002 TL artacak.
Bu arada Bağ-kur prim ödemesi aylık 2 bin 952 TL düzenli ödenmez ise 3 bin 400 TL yi buluyor.
Ayrıca asgari ücret ile birlikte SGK ya ait idari para cezaları, Kıdem Tazminatı,Askerlik ve Doğum Borçlanması GSSS Primi de yüzde 35 civarında arttı.
Şimdi askerlik ve doğum borçlanması yapacaklar 1 Temmuz gelmeden hemen borçlanmaları yapmaları uygun olacağını da hatırlatalım.
Geçen yıla bakıldığında asgari ücret 2 katına çıkmış oluyor.
Rakamsal büyüklük gibi gelmiş olsa da satın alma gücü oldukça düşük.
Doğrusunu isterseniz yıllardır söylediğim bir öneri var.
Asgari ücret bölgesel olması lazım.
Bakın bizim Mali Müşavirlik ücret tarifesi var.İler nüfus ve gelişmişliklerine göre 5 guruba ayrılıyor.Ona göre ücret tarifesi belirleniyor.Büyükşehirlerde yüksek küçük illerde düşük oluyor.
Arada yüzde 30 a yakın fark çıkıyor.
Asgari ücrette benzeri uygulama olması lazım aslında. .İstanbul da yaşayan asgari ücretli ile Hocalar İlçesindeki asgari ücretli aynı kefede oluyor. .Hocalar da bir evin kirası 3 bin lira Avcılar da ise en düşük kira 7-8 bin lira.
Ülkemizdeki ücret ve harcama tercihlerine baktığımızda karamsar bir tabloyu görüyoruz.
Türkiye yoksul olduğu için hane halkının harcaması içerisinde gıdanın payı yüzde 27 civarı, bu Almanya’da yüzde 12. Düşünün bütün dünyada buğday, elektrik, doğalgaz fiyatları artıyor ve uluslararası piyasada belirleniyor emtia fiyatları ama Almanya’da yüzde 8 enflasyon, Türkiye’de yüzde 80 enflasyon.
.Yani üretimi artırdıkça birim maliyeti daha çok düşürebiliyorsunuz…
Üretim ve tüketim meselesini biraz daha açmakta yarar var aslında.Ücret artarsa enflasyon artar.Fakat onun önüne geçmek için üretim ve tüketim önemli.Çünkü maaş sadece maliyet değildir. Maliyetin yanı sıra tüketimi de tetikler.
Şöyle izah edelim.
Bir firma ücretlerdeki artışa bakarak satış fiyatlarını artırıyor. Artan maaş alan kişi de maliyetten dolayı ücreti artan ürünü gidip alıyor.
Ne fiyatlarını artıran firma gelişiyor. Ne de tüketici ne de asgari ücretli geçen sene aldığı ürünü bu sene alabiliyor.
İşte çözüm üretimde.
Eğer o firma ücret artışına rağmen üretiminde de artış olursa birim maliyetini fazla üretiminden dolayı düşük tutacak. Ve doğal olarak piyasada bu düşük zamlı olarak yansıyacak.
Bir fırıncı 1000 ekmek üretiyor günde. Ekmek fiyatı da 5 lira olsun. Buğday, enerji ücret vb giderleri artıkça üretimi aynı kaldığından dolayı bu zamları satışına yansıtacak.ve bir ekmek 10 liraya çıkacak.
Ekmek tüketimi aynı olan işçi Ali 6 ay önce 5 liraya aldığı ekmeği bugün 10 liraya alacak. Aldığı zam bu şekilde uçup gidecek. Gün geçtikçe daha da yoksullasacak.
Eğer bu fırıncı 1000 ekmek yerine 3000 bin ekmek üretirse ekmeğe yansıyan birim maliyette de düşecek ve 5 lira olan ekmek fiyatı 7-8 liraya çıkacak. Ali yine zamlı ekmek alacak ama üretim artışından dolayı zamdan az etkilenecek.
Asgari ücret ülkenin gelişmişliği ile de bağlantılı.
Ülkemizde çalışanların yüzde 60 a yakını asgari ücretli. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 20 civarında.
Yani asgari ücrete gelen zam fiyatlara anında yansıyor Doğal olarak malım fiyatına ve tüketime.
Alınan asgari ücretin de en fazla gıda ve kiralara gittiğini gördükçe enflasyonun önüne geçmek mümkün değil.
Dünyadaki asgari ücretlere baktığımızda gelişmişlik, üretim ve tüketimin önemini anlıyoruz.
Mesela Belçika da 1.842 euro. İsviçre de 3800 uero olurken Bulgaristan da ise 332 euro.
Asgari ücret artışının enflasyonu da artıracak..Kayıt dışı ekonomiyi artıracak ve işsizliği de artıracağı da bir gerçek.
Çözüm alım gücünü yükseltmek, üretim ve istihdamı artırmaktır.
Faiz artırmak yetmez
Merkez Bankası yüzde 8.5 olan ve 2 seneyi aşkın süredir ‘Faiz sebep Enflasyon sonuçtur’ ilkesine dayanarak artırılmayan faizi yüzde 15’e çıkardı.
Temel kural belidir.
Politika faizi düşerse dolar kısa veya orta vadede genel olarak yükselir. Kurun yükselişi altın fiyatlarını da yükseltir. FED faizi düşerse dolar, kısa ve orta vadede değer kaybeder.
Faiz arttığında ise para arzı azalır ve sonucunda yerel para değer kazanır.
Faiz tek başına bütün ekonomik sistemi bozabilir ama tek başına bütün ekonomik sistemi düzeltemez.
Senelerdir yanlış politikalar yüzünden paranın dış değeri düştü. İthal malların fiyatları zaman zaman dış fiyatlardaki artışlar nedeniyle yükseldi ama asıl neden TL’nin iç değer kaybı (enflasyon.) Borçlanmanın maliyeti (faizi) yükseliyor
Riskli ülke olunca ülkeye yatırım yapanlarda düşüş var. Merkez Bankası doviz rezervlerinde dibe vurdu.
Sonuçta ekonomi içinden çıkılmaz bir noktaya geldi ve şimdi faizi yeniden artırmak zorunda kaldı. Bu yeterli değil.Yapısal reformlar lazım..Yoksa enflasyonun önüne geçilmez.
Faiz artırma evet ama yetmez ülkeye yatırımcı çekecek ,üretimi ateşleyecek güven verici adımların atılması şart.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ". Bu görevde olduğum sürece faiz ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda nas ortada. Nas ortadayken sana, bana ne oluyor? Demişti.
Yanlış politikada ısrar etmenin bedelini yoksullar ağır ödedi. Şimdi geçte olsa artık nas’ın yasını tutma zamanı…
Alınacak sonuçları bekleyip göreceğiz…
Bu vesile ile Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum.
Mutlu ve aydınlık yarınlar dileğiyle…