Bir kaç zamandan bu yana doğru bildiğim yanlışların üstüne gittiğim kadar yine yanlış bildiğim doğruları da öğrenmek adına bir gazeteci olarak çaba sarf ettim.
Beni tanıyanlar iyi bilir.
Ben şu sıralar bazı kesimlerden ve özellikle de dostlarımdan ya da dost bildiklerimden, "senin sınırın yok', 'durman gereken yeri bilmiyorsun', 'ne korkusuz adamsın' veya da 'Seni kullanıyorlar' gibi bir çok kelam duymaya başladım.
Dünkü köşe yazım ile Şöyle bir kenara çekilip kendimle sohbet ettim.
Ne yapıyorum, ne yapmıyorum...
Ne kazanıyorum, ne kaybediyorum...
Maalesef ki kayıplarımın olduğu gerçeğini söyledi bana içimdeki Ahmet Uçmak...
Evet ben hayatta çok kaybettim. Özelikle dost bildiklerim sayesinde kayıplarımın olduğu büyük ölçüde ortaya çıktı.
Yazı ve haberlerimde AK Parti il Başkanı Hüseyin Sezen ve Gazeteci Mehmet Emin Güzbey'e harbiden ağır kelamlar ettiğimin farkına vardım.
Haklımıydım, Haksızmıydım...
Vardım ziyaretlerine. Kafamdaki soruları teker teker sordum. Öncelikle AK Parti İl başkanı Hüseyin Sezen ve ardından da Mehmet Emin Güzbey...
İsteseler kaale bile almayabilirlerdi beni ve yazdıklarımı...
Ama öyle olmadı.
Ahmet Uçmak'ı ve internet sitemi ne kadar önemsediklerini bir kez daha gördüm.
Ziyaretime AK Parti İl Başkanımızın ardından MEGA Birlik Temsilcisi Gazeteci Mehmet Emin Güzbey'le devam ettim.
Gayet nazikane bir şekilde karşıladı beni.
İstese, 'bana o kadar hakaret ettin, ne işin var benim mekanımda' diyebilirdi.
Ama demedi.
Kafama takılanları, hakkında söylenenleri ve tüm sorularımı içtenlikle cevapladı.
Kendisine hak verdim.
'Tüm bunları yazacağına gelip ta baştan sorabilirdin Ahmetçim' dedi Mehmet Emin Güzbey.
Dedim ya Ne yapıyorum, ne yapmıyorum... diye.
Burada haksızlık yaptığımın farkına vardım.
Sebebi her ne olursa olsun, nereden duyarsak duyalım istihbaratlarımızı direk olarak konunun muhatabına sormam gerekirdi. Affola..
Biz sanırım burada da durmamız gereken yeri bilemedik.
Mahcup olduk desek yeridir, ama Mehmet Emin Güzbey, bizim bu mahcubiyetimizi, sıcak çayı ve samimi sohbeti ile bastırdı sağolsun.
Artık Mehmet Emin Güzbey ile ilgili kafamda hiç bir soru işareti kalmadı.
Bir gazeteci büyüğüm olarak gerekli dersi ve nasihatimizi de aldık desek yeridir.
Bizim kavgamızdan zevk alanlar vardı, bizim bu yazılarımızdan göbeğini kaşıyanlar vardı, onları da çok iyi biliyorum.
Artık eski Ahmet Uçmak olmayacak karşınızda. Kulaktan dolma sözlerle beni gaza getirenlere karşı, ordan burdan evrak uydurup beni bir maşa olarak kullananlara karşı, yüzüme gülüp gülüpte arkamı döndüğümde 'benim kalemşörüm' diyenlere karşı, artık yeni bir sayfa açıyorum.
Asıl gazetecilik nasıl olurmuş bundan sonra görün bakalım.