Korona Virüs sebebi ile bu fani dünya'dan göçüp giden iyi kalpli, temiz insanlara bakıyorum. Bakıyorum da Ölümü önce iyiler hissediyor, iyiliklerine bu hayatta yer olmadığını. bu hayatın kötülere, çıkarcı ve acımasız olanlara göre düzenlendiğini hissederler…
Acı verir onlara iyi kalplerini karanlık bir yerde gizlice terketmek… ne kadar acı verse de onlara ait olmayan bu dünyayı herkesten daha çok ciddiye alırlar bu yüzden.. geride kalanlar bilmeseler de iyilerin incitilmiş kalpleri sayesinde yaşadıklarını… sonunda iyiler erken ölür…
Erken ölmüşler gibi görünseler de, bu dünyada en çok bekleyenler iyilerdir.. en derinlerinde, "yaşamak beklemektir" onlar için. çevrelerinde hep acele eden insanlar vardır oysa. hep isteyen, hep arzulayan, hep başarmak derdinde olan... soluk soluğa, telaşlı, hoyrat...
Bu dünyanın en zavallı, en güçsüz kötüsü bile iyilerin kokusunu alır. hisseder onun başka yere ait sonsuz bir misafir olduğunu. hissedince izin verir içindeki cellada.
Oysa iyilerin kurbanı başkaları değil, sadece kendileridir. içlerindeki o dinmek bilmeyen acı işte buradan gelir. bu dünya onlara yar olmuyordur… hissettiklerinin, sevgilerinin, hayallerinin bu hayatta hiçbir karşılığı yoktur…
Yaptıklarına bir yankı beklerler. bir umut. uzanacak sahici bir el. bu dünyaya ait olmadıkları halde kimselerin almadığı kadar ciddiye alırlar bu hasta dünyayı, bu hasta insanları.
Yaptıkları her eylemin, söyledikleri her sözün onları biraz daha kirlettiği, biraz daha aşağı çektiğini bildikleri halde bilmezlikten gelirler… bu dünyaya, bu hayata duydukları her umudun; yaptıkları her eylemin, söyledikleri her sözün içlerindeki acıyı biraz daha dilsiz, biraz daha kimsesiz ve çıplak bıraktığını bildikleri halde bilmemezlikten gelirler…
Bu boşuna inanış kendilerine duydukları o derin kırgınlık olarak geri döner sonunda. hayat değildir suçlu olan; bu binlerce yıl önce konmuş insanlık yasaları değildir.. bir suçlu varsa, olması gerekiyorsa bu yine kendileridir… böyle hissetmeye ikna ederler kendilerini.
çünkü iyiler erken ölür…