Doğruluk ve güven kişinin bildiğini söylemekle işine geleni söylemek, arasında yaptığı seçime dayanan bir ahlak sorunudur.
Özünde ve sözünde temiz olmayanların kişiliğini sorgulamak gerekir.
İnsanoğlunu etkileyen önemli faktörlerden biridir ! Doğruluk + güven duygusu. Gerek kendimiz, geleceğimiz, insanlarla olan ilişkilerimiz ve gerekse toplumumuz ve insanlık adına yapacaklarımızın teminatıdır.
İnsanı başarıya götüren yoldur; doğruluk+ güven… Güven, cesaret, saygı, sevgi, kendini değerli hissetme gibi olumlu tüm duyguları içinde barındırır…
Bir ailede, İlişkilerde veya sosyal ortamda, dostluklarda güven mi önce gelir?
Sevgimi? Diye sorsam sizlere Sanırım herkes güven her şeyden önce gelir diyecektir.
Güven kaybolunca sevgide incinmiş oluyor.
Karşı tarafa hep şüphe ile yaklaşıyoruz. Özellikle kendimize güvenimiz çok önemlidir. “Başkalarına karşı beslediğimiz güvenin en büyük kısmını doğuran, kendimize olan güvenimizdir.“ demiştir La Rochefoucauld.
Günümüzde birçok ilişki güven ortamı oluşmamasından bitiyor.
Hadi ben çok seviyorum diyerek ilişkilere adım atıyorlar ve sonradan üzülüyorlar.
Her şeyden önce, güven sevgiden önce gelir. Güvenilen insan sevilir, değer görür.
Kendisine güvenemediğimiz, davranışlarından emin olamadığımız, ama hasbel kader sevgi beslediğimiz kişilerle olan ilişkimiz ilerlemez zaten....Kısa bir süre sonra biter. ...
Bitmeye de mahkumdur!
Çünkü güvensizlik duygusunun oluşturduğu şüphe; Ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi, sevgiyi bitirir. Her şeyin başı güvenden ibarettir.
Unutmamak gerekir ki güven tek kullanımlıktır… .
Ruh gibidir.
Terk ettiği bedene asla geri dönemez.
Biliyorsunuz ki, günümüzde birçok ailede güven duygusu yok.
Güven duygusu olmayan bir aile düşünün;
Anne-baba birbirine güvenmiyor.
Dolayısıyla çocuklar da güven ortamı olmayan bir ailede büyüyor.
Bir evde olmalarına rağmen kimse birbiriyle bir şey paylaşmıyor.
Bu ailede kim düşüncesini, sevincini, acısını veya derdini paylaşılır ki?
Kim gerçek duygusunu açıklar ve kim dürüst olur?
Sürekli birbirlerinin kötü taraflarını görür ve tartışma halinde olurlar.
Bu ailede olsa olsa sorunlu, kendine güveni olmayan, sevgiden mahrum çocuklar, birbirini yiyip bitiren, kendi menfaati için diğerini istismar eden, kızgın, bunalmış, yorgun eşler olur.
Güven sarsılınca bütün ilişkiler bir anda yıkılır, yere düşen cam misali paramparça olur.
Çünkü güven duygusu insanları birbirine bağlayan, birbirleri ile olan ilişkilerini perçinleyen bir mıknatıs gibidir.
Güven bitti mi her şey biter.
Yaşananların bir anlamı kalmaz.
Yine de her fırtınanın arkasında bir gök kuşağı mutlaka vardır.
Elbette kişinin genetik kotlaması ile ilgili bir durum ama dürüst ve güvenilir kişi olmak aslında çok da zor bir durum değildir.
Sadece evinize, ailenize, eşinize, dost, arkadaşlarınıza karşı dürüst olmak gerçek manada yüreğinizi ortaya koymak çok zor değil.
Yeter ki vicdan pusulanızı faaliyete geçirin!
Biraz vicdan, biraz empati, biraz sevgi, biraz saygı, biraz hoşgörü…
Duygu ve düşüncelerini, ideallerini, hayallerini, güçlü ve zayıf yanlarını açıkça ortaya koyabilme ve bundan zarar görmeme güvencesine sahip fertlerden oluşan bir ailede bir toplumda, bir ülkede, anlayış, sevgi, saygı, hoşgörü, şefkat, merhamet, huzur ve mutluluk esintileri hâkimdir.
Acılar, sevinçler, endişeler hep birlikte paylaşılır, hayal ve özlemler birlikte gerçekleştirilmeye çalışılır.
Düşünün Fesleğen bile dokunmadığın sürece kokusunu yaymıyor etrafına sevdiklerinizin yüreğine dokunun.
Çünkü hayat kıymet bilenle yaşanacak kadar güzel… Vefasızlar için israf edilmeyecek kadar değerlidir.
Hep birlikte ilişkilerimizde, dostluklarımızda güvenli yarınlara,...
Sevgi ve saygılarımla,
Hoşçakalın.
Güldane KAYA