Değerli okuyucularımız herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.
Doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi ve coğrafi bölgeleriyle, her il, ilçe, belde, köy ve kırsal kesimlerde yaşanan insan yaşamları, ve bu yaşanmakta olan insan manzaralarının rengi totemde bütün olarak Türkiye’mizin içinde bulunduğu sancıları yerelden merkeze bir nabız yoklaması olarak gözler önüne serip, bir Türkiye emarını önümüze koymaktadır
Değerli okuyucularımız ben deniz Tatvan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkan adayı olarak, seçim çalışmaları süresince yola çıktığımız bu ulvi görevde, değerli esnaf ve hemşerilerimizle birebir bir iletişim, ve ziyaretlerle karşılaştığımız sorun ve sıkıntılar, ve edindiğimiz bilgi ve tecrübeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşarak, bir nevi bir Türkiye gerçeğini de gözler önüne sererek, ülkemizi yöneten sözde vicdan sahiplerini de uyarıp, bu hassasiyetlere eğilim göstermesini umut ediyoruz.
Yaklaşık olarak bir aydır, Tatvan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkan Adayı olarak yola çıktığımız bu seçim çalışmalarında, kapısına ve kendilerine ulaşmadığımız esnaf kalmadı.
Tabiki birebir kapısına ve işyerine misafir olduğumuz esnaf ve sanatkar arkadaşlarımıza hal ve hatırlarını sorup, nasıl bir hizmetle karşı karşıyasınız sorusunu yöneltiğimiz zaman, tabiki esnafın kendi değişiyle hizmetin sıfır olduğunu, uzun bir zaman diliminde Tatvanın hak ettiği bir yöneticiye kavuşmadığını, ve vasat geçen bir süreci bizlere naklettiler.Kimisi vergisini ödeyemediğini, kimisi kirasını, iş yapamadığı için kredi ve borcunu ödeyemediğini, uzun zamandır kapalı olan işyerlerinin, başka gelirlerinin olmadığı için, kira ve işçi maaşlarını ödeyemediklerini bizlere dile getirdiler.
Tabiki bu ziyaretler devam ettikçe, esnafı dinledikçe İl ve ilçelerimizde, ve Türkiye’mizin her köşesinde adeta hergün bir mantar sürüsü gibi çoğalan kurumsal firmalar( A101,BİM, ŞOK) gibi mağaza zincirlerinin haksız rekabete mahal vererek, yıllardan beri emek veren Türk ekonomisinin belkemiği olan Esnaf ve Sanatkarlar camiyasını diri diri, mezara koyup, bu haksızlığı ve haykırışı duymayan, bu güzelim Türkiye’mizi birkaç gözü aç insan rantiyesine çeviren hükümetimizi de, hergün binlerce esnaf ve sanatkarlarımızın kapanmasına seyirci olupta, bu kanayan esnaflarımızın çığlık ve gözyaşlarına seyirci oldukları için büyük bir şiddetle kınıyorum.
Tatvan İl ve ilçelerinde dar gelirli ve ekmeğinin, çoluk ve çocuğunun rızkını kazanmak için büyük bir zorlukla karşılaşan, esnaf ve sanatkarlarımız, gözü doymayan kurumsal firmaların yakın markajına maruz kaldıkları için, ayakta kalmak için büyük bir zorlu mücadele vermektedir.Tabiki ziyaretlerimiz devam ettikçe, gözlemlerimiz, ve ulaştığımız esnaf sayılar arttıkça daha da derin sorunlarla karşılaştık.
Tatvan sanayi sitesi mezrasına yolumuz düştüğünde gözümüze ilişen biriken çöp yığınları,çamurlu ve adeta harabe ve bozuk olan yolları gördükçe samimyetimle diyorum, bu kötü manzara karşında ben insanlığımdam utandım.
Esnaf arkadaşlarımıza bu soruyu yöneltim.Arkadaşlar bu ne hal, bu ne manzara, siz mahrumiyet bölgesinde mi yaşıyorsunuz? Sizi yöneten idarecilerinizin, gözü görmüyor mu?
Ağızlarına kilit mi vurulmuş, koltuklarına yapışkan mı vurulmuş, bu aksaklıkları görmüyorlar, diye esnaflara söyledim.
Esnaflara dedim ki:
Siz kendinize efendiler seçmişsiniz.Ne zamansiz kendinize hizmetkar seçerseniz, o zaman siz hizmete kavuşacaksınız dedim.Suçu uzaklarda değil, kendinizde arayın.Hizmetin uzakta olmadığını, yakınınızda olduğunu, siz ne zaman kendinize istediğiniz zaman, o zaman hizmete kavuşacağınızı onlara beyan ettim.
Cenab’ı Allah’ın bir ayeti celilede kendisine yardım edene, Cenab’ı Allah’ın da yardım edeceğini anlattım.Bir başka hadiste işi ehline vermediğiniz müddetçe kıyameti bekleyin hadisini hatırlattım.
Yönetmek sadece görüntüden ibaret olmadığını, donanım, vizyon, ve liyakatlı insanlara emanet edilmediği müddetçe, hizmetin sizin ayağınıza ve kapınıza gelemiyeceğini, bu kaidenin tüm Türkimiyemizin güzel insanlarını kapsadığını, kendi ellerimizle yarınlarımızı yok etmeyelim telkinlerinde bulunarak, işin ehline verilmesini, gönül hatır ve gönübirlik ve hissi seçimler yapıp, geleceğimizide tehlikeye atmamalarını söyledik.
Türkiyemiz, ve bu vatanı güzelleştiren 84 milyon insanımız.Eğrisiyle doğrusuyla içinde yaşadığımız, bu toplum hepimizin.Bir can bir beden olarak bu vatan ve kutlu toprakların sahipleri olarak canımızdan can kopmaktadır. Eğer bugün yaşadığımız, ülkenin havasını, suyunu, dertlerini, sevincini, başarı ve yükşelişini yüreğimizde ve vicdanlarımızda tartıp biçmezsek, ülkemizi kuşatacak adaleti yakalamaktan uzak kalacağız.İşte o adaleti sağlamak için Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize seslenmek istiyorum:
Sayın Cumhurbaşkanım ve hükümet yetkilileri ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz? Yok sa başkaları mı yönetiyor?
Eğer ülkeyi siz yönetiyorsanız ellerinizi vicdanlarınıza bırakıp, bugün size yönetme vizesini veren bu bu Aziz millet ve esnaf ve sanatkarın kanayan yaraları, ve yükselen çığlıklarına kulak verip, Türkiyede adeta fakir ve gulaba esnaf ve sanatkarların, adeta bu kurumsal firmaların yakın markajına girerek, yok olup kepenk kapatmalarına razı olmayacaksınız.
Saygı ve sevgilerimle