Değerli okuyucularımız herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum.Toplumsal hayatlarımızın, şekillenmesinde olumlu ve olumsuz gelişmelere sahip olan davranışlarımızın yansımaları silinmez bir hafıza kaydı gibi bizimle,bir gölge gibi hayat ve yaşamlarımızı adeta bir film gibi kaydetmektedir.
Hayat hikayemizin bir anlam, ve değere sahip olması, süreli bir hayat yaşantılarımızda vicdan ve merhametimizi hiç kaybetmeyelim.
Değerli okuyucularımız her insan yaşadığı, toplum ve yerleşkede bir örnek davranış ve gayesi olan bir tutum ve niyette hizmet sarf edip, bazı imdat ve zorluk çeken insanlara dokunup hayatlarını bir nebzede kolaylaştırabiliyorsa, hayatın dadı ve insanlığın şerefine nail olabilir.
Yoksa rutin bir hayat, dünyaya ve insanlığa kör, merhamet ve vicdanından habersiz bir insan ve insanlık ne işe yarar.Vicdan, merhamet, güzelliklerle buluşunca, kanayan yaralara derman oldukça, karamsar ve sönmüş umutlara, bir can bir nefes olabiliyorsa yaşamın tat ve lezzetine; insan ve insanlığın o verdiği kutsiyetli vasfına mazhar olabilmenin şan ve şerefine sahip olabilir.
Dünyanın en büyük hazine ve servetlerine, makam ve mevkilerine sahip olabilirsiniz.Zorluk, yokluk, çaresizlik sıkıntılarla hiç yüzyüze gelmemiş olan insanlarımızda olabilir.
Ama bu imkanların sizinle buluşması, sizin diğer insanlardan ayrıcalıklı olduğunuzu göstermez.Bilhassa bu verilen imkan ve vasıfların sizin için bir anlam ve gaye için verildiğini hiç unutmamanız gerekir.
Hayat ve ölümü eğer idrak edersek, hayat her anında bizlere bir mesaj veriyor.Bu mesaj dünyaya kör olmamayı, insan ve insanlığımızı kaybetmemeyi, eğer bir can, bir nefes taşıyorsak bu nefesi ve bu canı doğru kulvarlarda harekete geçirip, yaşayan bir insanın, Allah’a lakıyla bir kul olmanın şükür ve edasının idrakına varmalıyız.
Biz dünyaya, topluma, insanlığa kayıtsız kalamayız.Çünkü hepimiz birbirimizden mesulüz.Bir ayeti kelimede nakl ettiği gibi Ey iman edenler, öncelikle her biriniz mesulsünüz. Her biriniz sorumlusunuz.
Mümin birey olarak, her kimse sorumludur. Ama şunu biliniz. Eğer siz doğru yolda olursanız, siz istikamet üzere olursanız dalalette olanlar asla size zarar veremezler.
İşte Allah’ın kelamı olan yüce kuranımız, içinde nakl edilen süre ve ayeti kelimeler, bizim en büyük kılavuzumuz, yol haritamız olarak, doğru yolda ve birbirimizden haberdar olduğumuz müddetçe zarar ve ziyanlara mazhar olmayacağımızı bizlere hatırlatmaktadır.
Tabiki insan olarak ne vasıf ve görevlerde olursak olalım dünyaya geliş amacımızı ve insan olabilmenin erdemini hiç unutmamamız gerekir.
İnsanlığını unutanlar karanlık ve musibetlerden kurtulamazlar.İnsanlık vasfımızın gereği, her zaman yardıma ihtiyaç duyan insanlarımızı yanlız bırakmamalıyız.
Sadece kendimiz için değil, zorda ve imdat bekleyen insanlarımız içinde mücadele etmeliyiz.Birilerine dokundukça, sıkıntı ve çaresizliklerini hafifletip yüzlerinin gülmesine vesile olabiliyorsak biz insanlığımızdan tat ve lezzet alabiliriz.
İşte bu tat ve lezzetler bizden uzakta değil, ne ekiyorsak onu biçeceğiz.
Bir yazar olarak, bir siyasi partinin genel başkan vekili olarak her zaman kendimden çok ülkem, ve insanlığa kendimi adamış insan olarak kendimi mesul olarak görüyor, her zamanda bu anlayışı Cenab-ı Allah’ın bizlere ömür ve güç verdiği müddetçe devam ettirmeyi bir şeref olarak görüyorum.Kulluk ve şükür Allaha yapıldığı gibi; yardım ve insaniyetlikte insana yapılır.
Yardımın küçüğü ve büyüğü yoktur.Yeterki imkansızlk içinde eli kolu bağlı olan indanlara birer umut ve vesile olalım.
Bunu unutmayalım parayla pulla değil, vicdan ve merhametle insanlığımız değer ve anlam kazanır. Her zaman kalemim insanları doğruluk, adalet, insanlık, yardımsevirlik için, siyasi kimliğim le ülkenin doğru ve hakkaniyetli bir yola girmesi için mücadele edecektir.
Tüm insanlarımızı yaşadığı çevreden başlayarak, zorda olan insanlara imkanları çerçevesince yardımda bulunmaya davet ediyor, tüm insanlarımızın cuma akşamı ve cumasını tebrik ediyorum.
Saygı ve sevgilerimle