Kudüs, 27 Recep 620’de Peygamber efendimizin yedi kat semâya çıkmak üzere Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya doğru yola çıktığı anda bir daha silinmemek üzere gönlümüze mühürlenmiştir. Bir Müslüman Türk olaya bu açıdan bakmakla yükümlüdür. Son yıllarda fitne kazanını karıştıranların mal bulmuş Mağribî gibi sarıldıkları bir argüman var: Niçin Filistin mes’elesine gösterilen alâka, Doğu Türkistan’dan esirgeniyor? Hattâ aralarından; “Filistin’e verdiğimiz desteği çekelim, enerjimizi bütünüyle Doğu Türkistan’a harcayalım.” diyenler bile çıkıyor! Buna cevap vermek ve zihinlerde oluşabilecek şüphe bulutlarını dağıtmak elzem hâle gelmiştir. Bunun birinci sebebi, Türkiye’nin henüz buna gücünün yetmemesidir. Seksenli yıllarda soydaşları için Bulgaristan’ı ve bugün Filistinliler için İsrail’i karşısına alan Türkiye, henüz Çin’i karşısına alabilecek güce ulaşmamıştır. Allah bu büyük milleti selametle 2030’a ulaştırırsa bakın görün neler olacak?! İşte o zaman dünyada zulüm gören ne tek bir Türk kalacak ne de tek bir Müslüman! Yoksa ne Türk halkı ne de Türk devleti Doğu Türkistan’daki zulme karşı kayıtsızdır. Mevcut iktidârın Araplara ve diğer Müslüman topluluklara karşı sıcak, Türk dünyasına karşıysa soğuk ve daha mesâfeli bir tavır içinde olduğunu söyleyenler, geçtiğimiz yılın sonlarında Azerbaycan’ın Ermenistan karşısındaki mutlak zaferinin, bugünkü iktidârın yardımıyla gerçekleştiğini görmüyorlar anlaşılan. Kanâatimce görmek istemiyorlar. İkinci ve daha önemli sebepse, hem teopolitik hem de reel politik açıdan Kudüs’ün öne alınması gerekliliğidir. Yani stratejik açıdan Kudüs ilk sıradadır. Bugün Gazze’de yaşananlara kayıtsız kalanlar, şehid edilen suçsuz ve savunmasız bebekler ve kadınlardan da sorumlu olduklarını asla unutmamalılar. Bu arada birkaç gündür Katil Amerika ve bebek katili İsrail’in paralı prangalı PKK teröristlerinin şehid ettikleri mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet; ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. 25 ARALIK 2023 PAZARTESİ