Son günlerde yoğun olarak ekonomik krizden, yoksulluk ve işsizlikten söz/şikâyet ediliyor.. Yoksulluk derdi neredeyse insanlıkla yaşıttır, dinler ve beşeri sistemler teorik ve amelî olarak bu derde çare bulmaya çalışmış, birçok farklı formüllerden söz etmişlerdir..
Zekât mükellefiyetini göz önüne alırsak Hanefî mezhebine göre temel ihtiyaçları (havâic-i asliyyesi) dışında Müslümanı zekât yükümlüsü kılacak kadar serveti olan (mesela en az 80 gram altını ve fazla malı olan) kimse zengin, buna sahip olmayan kimse yoksul sayılır ve bu kişiye zekât verilebilir..
Hedef her bir ferdin temel ihtiyaçlarını (sağlıklı ve yeterli beslenme, barınma, yaz ve kışa göre giyilecek iç ve dış giysiler, elbiseler, zamanın ve şartların değişmesiyle temel ihtiyaçlar arasına giren araçlar, gereçler ve ihtiyaçlarını) sağlamış olarak yaşamasıdır; İslâm toplumu bunu sağlamakla yükümlüdür..
****
Genel kural şudur: Fazlası olan, ihtiyacı olana verecek; herkes eşit derecede yoksul veya zengin olmayacak, ama zenginlerin yanında temel ihtiyaçlarını karşılayamamış bir yoksul kalmayacak..
İşte bu hedefi gerçekleştirmek için öngörülmüş kaynaklar geniş aile, sivil toplum ve devlettir..Geniş aile içinde sıra kendine geldiğinde zengin (fazlası) olan, olmayana verecek.. Farz ve nafile ibadet olan ve/veya ceza olan kaynaklar: Zekât, fitre, kurban, keffaret, fidye, sadaka, hayır, karz-ı hasen (faizsiz ve menfaatsiz ödünç vermek)…
Bunlar ihtiyaca cevap
vermeyince devlet devreye girecek ve bütçesi yettiği kadar yoksulluk problemini mecburen çözecektir.. Çözümden maksadımız, temel ihtiyaçların sağlanmasıdır..Sıra devlete gelmiş de devlet bunu ihmal etmiş ise onu tenkit etmek, uyarmak, istenmeyen sonuçlarından haberdar etmek aklı, dili, kalemi olan her Müslümanın görevidir..
Lakin devlete sıra gelmeden görevlerini ihmal eden diğer kaynakları da aynı şekilde eleştirmek ve uyarmak öncelikli görevdir.. Çalışma imkânı bulunduğu halde devlete ve topluma yük olan kimse en azından geçimini sağlayacak kadar çalışmaya mecburdur..
****
Devlet ve sivil toplum, devamlı istihdam alanı açmak için çalışacaklar. Buna rağmen, çalışmak isteyen kimseye çalışacak yer gösterilemiyorsa, gerçek olarak işsizlik varsa işsiz ve ihtiyaç içinde olan şahısların temel ihtiyaçlarını temin, toplumun ve devletin görevidir..
Bir yandan yoksullara, bir yandan işsizlere devlet yardımı bütçeyi zorlar, geliri arttırmak için vergi kaynağına müracaat ekonomiyi bozar, aşırı ve dengesiz verginin herkese ve kesime zararı olur..
Çare devletin ve sivil toplumun her şeye rağmen ülkede aç ve açık bir kimse kalmayıncaya kadar, neye mal olursa olsun vazifelerini yapmalarıdır; çünkü bunu ihmal etmenin maliyeti hem devlete hem de millete çok ağır olur..Hayırlı günler diliyorum..
22 KASIM 2021 PAZARTESİ