Uzun yıllar çalışma ortamından sonra malulen emeklilik beni boşluğa itti. Boş oturmanın bana göre bir durum olmadığını bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Flemençe anadilim kadar güçlü boş vaktimi değerlendirmek topluma yararlı olmak istedim. Kısa bir araştırmanın sonunda tercümanlık bürosu İnterofis’le irtibata geçtim ve randevuyu bekletmeden aynı gün içerisinde verdiler. İş başvurusunu yaptım kısmi süreli noter tercümanı olarak evraklarım hazırlandı, bilirkişi ve yeminli tercüman olarak çalışmaya başladım. Haftada bir kaç saat çalışmak farklı ortamlarda bulunmak ilginçti, bir o kadarda zevkliydi ve yaptığım işi önemsiyordum!
En son görevimde ağır cezada görevliydim. Türkiye’de yaşayan bir Hollandalı vatandaş ve üç gencin mahkemesi vardı. Yaşları yirmiyle otuz arası işledikleri suçtan dolayı on altı yıl ceza aldılar. Çocuklardan aldıkları cezadan çok fazla etkilendim ve etkisini günlerce üzerimden atamadım. Ben bir anaydım çocuklara bakarak orada bulunan herkesten duygularımı gizledim. Yüreğimi kontrol altında tutamadım. Acılar içerisinde iç dünyama daldım ve: “Beni çok etkilediniz, sizin anneniz olsaydım halim nice olurdu nasıl katlanırdım?” Diye sızlandım.
Yapmış olduğum görevim beni bu kadar etkiliyorsa strese sokuyorsa görevimi düzgün yapamayacağımı düşündüm. Bu durum aşırı annelik duygularımı öne çıkarmıştı ve bana açı veriyordu. Duygularım tercümanlığımın önüne geçmişti ve fazla ağır gelmişti. Bu halde görevimde sağlıklı verimli olmayacağımı düşünerek severek yaptığım işten istemeyerek ayrılma kararı kaldım. Uzun süreli çalışacağım bir ortam sanıyorken bu çalışmam kısa soluklu bir iş ortamı oldu. Çalışma arzum isteğim bu son görevimden sonra son buldu!
Bu boşluğu doldurmak amacıyla SonHaber.NL sahibi Ömer Aşıran beyin isteği üzere kesin dönüş yapmak isteyenleri aydınlatmak adına Hollanda ve Türkiye arasında yaşadığım olumlu ya da olumsuz olayları onların gazetesinde yazma sözü verdim. İlk makalem: “Hayalimdeki Türkiye” ...
Bunun yanı sıra Türkiye’de yaşayan Hollandalılarla görüşerek, onların yaşam koşullarını SonHaber.NL ekranına taşımamı istediler. Bu teklifleri benim için bir onurdu. Lakin sağlık durumum ciddiyetini hala koruyordu. Evde boş oturmayı da bir türlü kendime yediremiyordum. Ömer beyin bu teklife “hayır” diyerek ciddi sağlık sorunumla tembelliğe alışmak zorunda kaldım…
Yıllarca çalışıp sağlık durumumla boşluğa düşmenin zor bir durum olduğunu yaşayarak görüyordum. Doğal olarak bu durumu kabullenmekten başka bir çare bulamıyordum. İnsanlara yararlı olabileceğimi düşünüyordum, ama bu engelleri aşmanın imkansız olduğunu zorlamanın beni fazlasıyla yorduğunu biliyordum. Teselli yolu olarak da: “Kızım pes etme yok.” Diyerek arkadaşım kağıdı kalemi alıp yazmaya devam ediyordum.
Yıllarca çalışma ortamına alışan birisi olarak tembellik hissimi hafifletmeye yazarak çalışma isteğimi biraz olsun dengelemeye çalışıyordum. Şu da bir gerçek ki, yıllar boyu: “Anavatanım” diyerek hıçkıran duygularımla damarımda dolaşan kanımla Gurbeti anavatanımda hissederek yaşıyordum. Bu benim uyum sorunum mu?
Yoksa yıllarca yurtdışında yaşamanın verdiği farklı kültürde büyümenin asıl gerçeği mi?
Bilmiyordum ve bir türlü cevap bulamıyordum. Belki cevabımı çoktan buldum, ama kabullenmekte zorlanıyordum. Suçlu ararken yaşamımda surda sırda sırdaş ararken kitaplarla kalemle ve defterle arkadaş oldum: “Savaş olmadan barış olmaz” diye kendimi avutmaya başladım.
“Ağlamayan gülmenin tadını bilmez” diyerek, olumsuz olayları yüreğime yük etmeden rüyalarımı yazarak dolduruyordum.
Evet, bir gerçek vardı. Ben her iki ülkenin acı Gurbetini hasretini taşıyordum. Hollanda’ya gittiğimde Türkiye’yi doğduğum toprakları özlüyordum. Türkiye’ye geldiğimde çocukluğumun ülkesini Hollanda’yı baba-vatanımı özlüyordum. Malum durumu kabullenip her iki tarafın güzel yönlerine bakıp ufacık şeylerden haz almayı mutlu olmayı ağır ağır öğreniyordum…
“Buralar bizim, bir karar ver ülkeni seç.” Diyenlere…
Bizler ne Gurbette Yabancıyız nede Memlekette Almancıyız, benim vatanım hem Hollanda hem Türkiye artık bunu kabullenin. Ayrıca biz doyduğumuz baba-vatanımızı, doğduğumuz anavatanımızı sizlerin tahmin edemeyeceği kadar çok seviyoruz!