Belçika’ya hudut olan Zeewsvlaanderen bölgesinde yaşıyorum. Amsterdam Schiphol havalimanı yerine mesafeden dolayı brükssel Zaventem havalimanını tercih ediyorum.
Makale yazdığım PanoramaGent gazetesinin sahibi Cihan Çöl ve eşi gelmişken misafirleri olmamı istedi onun sayesinde Gent’te yaşayan Türk asıllı Belçikalı önemli renkli kişilikler tanıdım.
Bir Cuma akşamıydı Gent belediye başkan yardımcısı Resul Tapmaz’ın her yıl düzenlemiş olduğu etkinliğe katıldım. Onunla tanışma faslımızdayız: “Resul bey duyduğuma göre Emirdağlısınız hemşeriyiz.” Dedim.
Kalabalık arasında fazlaca rahat aynı zamanda centilmen tavrıyla kocaman bir kahkaha attı ve: “Tanıştığımıza çok memnun oldum. Yalnız ben Emirdağ Avrupa yakasındanım.” Dedi.
Aslında cevabına şaşırmadım politik ve akıllıca bir cevaptı. Çünkü Türk asıllı Belçikalıydı. Anlatmak istedikleri cevabın içerisinde saklıydı: “İstanbul Anadolu yakası ve İstanbul Avrupa yakasını biliyorum. Lakin bizim Emirdağ hangi tarihten bu yana Avrupa yakasına kavuştu.” Dedim.
Politik cevaba politik karşılık alan başkan: “Aslında sorduğunuz sorunuzun cevabı sizde var, ama illa da benden duymak istiyorsanız. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa ülkelerine gelip çalışmalarıyla Anadolu Aslanları unvanını alan atalarımızla başladı. Açılan yolun devamı olarak bizler ikinci, üçüncü kuşaklar o yolu takip ediyoruz.” Dedi.
İkinci kuşan Türk Asıllı Hollandalı olarak duyduğum bu özel sözler karşısında göğsüm kabardı. En ağır şartlarla en pis en ağır işlerde çalıştırılan atalarımı üçüncü dördüncü kuşağı yüreğiyle temsil edecek üçüncü kuşak karşımdaydı. İşletmeden personel bilişim hizmetlerden sorumlu Gent belediye başkan yardımcılığına, şu anda refah eşit haklar, sağlık ve spordan sorumlu. Ayrıca 1998’den itibaren aktif ve pasif SP. A. Sosyalist Partide görevli!
Başarılarının etkenlerini sorduğumda: “Başarılarımın önemli etkenlerinden birisi tarihimle barışık olmam, geçmişimden gururla ders çıkarmam. Üç yıl önce Gent’te göçün ellinci yılını onurla aynı zamanda hüzünle andık. Atalarımızın ne zorluklarla yaşam mücadelesi verdiklerini birebir yaşayarak gördüm. Yarım asırdır Belçika’da yaşamamıza rağmen üçüncü kuşak olarak Emirdağ’la hiç bağımızı koparmadık.” Dedi.
Gurbetçi bir araya geldiğinde konuşmalar kopamadığımız topraklarımız öz değerlerimiz anavatanımızdır. Başkan içimi yakan maziye gitti: “Babamla birlikte perdeli minibüsümüzle Türkiye’ye zorlu yolculuğumuzu, Emirdağ’da hasretle kucaklaşmaları. Çay derede top oynadığım arkadaşları. Yağcı Eyüp dedemle testi satmayı. Kaçerli mahallesinde dolaşırken burası benim özüm hissine kapılmayı yaşadım.
Yaşayamadığım hislerden birisi mezar ziyaretidir. Gent’te ilk Müslüman mezarlığı yapıldığında babama ben burada defnedilmek istiyorum, dediğimde sakın unutma sen Emirdağ’a aitsin diye çok kızmıştı. İnsan odaklı çalıştığım görevde gün geçtikçe kökenlerimin bağlarımın çok güçlendiğini hissediyorum ve dün gibi hatırlıyorum.” Dedi.
İlk sorum, sohbetin sonunda hala hafızasında olan Resul bey: “Emirdağ’ın yüz ölçümü küçük olabilir nüfusu az olabilir, ama Emirdağlıların Türkiye ve dünya çapında hele birde Avrupa’daki vermiş oldukları mücadeleye yazdıkları tarihe bakarsak biz ikinci üçüncü ve dördüncü kuşaklar olarak örnek alacağımız onur ve guru duyacağımız önemli geçmişleri var. Emirdağ’ın bir başka özelliği kışın Anadolu’yu yazın Gurbetçilerle Avrupa’yı yaşıyor.” Diye uzun olan bir sohbeti kısa, ama içi dolu olarak özetledi.
Brüksel’de Emirdağlıya sormuşlar: “Emirdağ mı büyük Belçika mı?” …
Emirdağlı: “Emirdağ ağam.” Demiş.
Emirdağ Avrupa yakasından olan Resul Tapmaz bu görevden sonra belediye başkanlığına, temsil ettiği SP. A. Sosyalist Partiden Milletvekili adaylığına yakışacak önemli bir kişilik. Anavatanla dolu olan baba-vatanlı adam yolun açık olsun ki, sizlerin azimli atik çalışkan varlığıyla din dil ırk mezhep renk giyim kuşam ırkçı ayrımcı tutumlardan beraber kurtularak, Anavatanda Almancı, Baba-vatanda Yabancı tabirini hep birlikte kıralım hep birlikte yok edelim. Biz Türkler hem Anadoluluyuz hem Avrupalıyız. Geçmişe bakarsanız Ecdadımız Osmanlı bunun canlı kanıtıdır…