Bu kadar olağanüstü koşullarda ve 21 yıllık iktidardan sonra belki de dünyada başka hiçbir lider tekrar seçilemezdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılda ülkeyi bambaşka bir hale getirmiş, halkına verdiği bütün sözleri tutan ve hizmet eden güçlü bir lider.
Millet yine ona güvenmeyi tercih etti. Seçim boyunca ve sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceliği ekonomik sorunları çözmek ve deprem bölgelerinin yeniden inşası oldu. Umutsuz muhalif seçmen de kaybetmedi. Bütün Türkiye kazandı. Şeffaf, kavga gürültüden uzak, yüzde doksanlara varan katılımı ile tüm dünyayı imrendiren heyecanlı bir yarış oldu. Dünya da bizimle birlikte, adeta nefesini tutarak izledi. Dünyada seçim sonuçlarını büyük bir merakla bekleyen iki kesim var dı: Birincisi, Türkiye’de yönetim değişikliği isteyen bunu envai çeşit vesile ile destekleyen, daha da önemlisi uluslararası medyaya hâkim ve algı yönetim becerisi yüksek, sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı algısıyla zehirleyen bir kesim. Diğeri ise, Türkiye’nin son yirmi yılda bir şekilde kendisine dokunmuş olduğu dünyanın dört bir tarafında sessizce, derinden ama ağızlarında duaları ile bekleyen mazlum dünya.” Seçim sonuçları birinci kesimi çok üzdü, çünkü yaptıkları algıya kendileri de inanmışlardı ama ne var ki seçim medya ve sosyal medya algısı ile değil sandıktan çıkan oylarla kazanılıyordu. Öyle de oldu. İkinci kesim seçimleri kendileri kazanmış gibi sevindi, şükür namazı kıldı, sevinç gösterilerinde bulundu. Mazlumların sevinci tüm dünyada yankılandı. Dikkatle izlenmesi gereken bir durum da ortaya çıktı. Batı eliyle oluşturulan ''kavramsal yıkıcılık'' artık etkili olmadı, olmuyor. Bugüne kadar diktatör dedikleri herkesi yıkmışlardı. Bugün bu söylemler çifte standart ve sömürge çıkarcılığı olarak algılanıyor. Şimdi kavramsal üstünlük kurma zamanı. Mazlumlar için adalet çağrısı. Bölgesel ve uluslararası alanda benzeri görülmemiş bir önem kazanan bu tarihi seçimlerin sonuçları açıklanarak, sadece Türkiye tarihinin değil, dünyadaki birçok ülke tarihinin en büyük ve en önemli seçim yarışında perde kapanmıştır. Türk milleti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dahi ekibi tarafından büyük bir başarıyla yenilenip geliştirilerek devam ettirilen Türkiye’nin özgürlük, kalkınma, ilerleme ve kapsamlı medeniyet uyanışı yolunda yürümesini engellemeye yönelik her türlü girişim ve komploları boşa çıkarıp, 28 Mayıs 2023’te şan ve şeref yürüyüşünü sürdürme sözü verdi. Türk ve İslam dünyası ve dahi bütün bölge ve dünya ülkelerini meşgul eden ve İslam dünyasının gündemine oturan bu seçimlerin asıl kazananı Türkiye ve tüm mensubiyetleriyle onurlu milleti ise de, Filistin, Suriye, Somali, Lübnan gibi ülkelerde mazlum milletlerin sevinci tüm dünyada yankılandı. Afganistan, Pakistan, Hindistan, Libya, Sudan, Malezya gibi ülkelerde insanlar şükür namazları kıldılar. Türkiye’nin demokratik seçim festivalinin en büyük sonucu ve başarısı, Türkiye liderliğinin, halkının ve siyasi partilerinin, halkın siyasi katılım hakkını güvence altına alan özgür, adil ve şeffaf seçimlerle iktidarın devrine izin veren onurlu bir siyasi eylem modelini oluşturmadaki başarısıdır. Milletlerin iradesine kanlı darbeler, askeri yönetim veya seçim hilesi yoluyla el koyan otoriter ve baskıcı rejimler tarafından yönetilen birçok ülkenin aksine, lideri, parlamentoyu ve hükümeti seçme pratiği halkın kendi kaderini tayin ettiğini gösteriyor. Türkiye’de seçimlerde sandıklardan çıkan sonuçlar da kadim tarihi ve kültürel birikimi olan bu ülke insanlarının Ak Parti liderliğinde son yirmi yılda elde edilen başarıları kararlılıkla sürdürmekte ısrarlı olduğunu gösterdi. Âcizane, büyük milletin feraseti önünde hürmetle eğiliyorum. Türk milleti, hayatın çeşitli alanlarında gelişme ve ilerlemeye uygun, zengin medeniyeti ve yenilenmesi ile geçmişin özgünlüğünü koruyan, iç politikalarında ve dünya devletleri ile ilişkilerinde özgürlük, adalet, güvenlik, barış, kalkınma, iş birliği değerlerine saygı duyan ve modern bir Türkiye inşa etmek istiyor. Türk milleti ve seçilmiş liderliği, medeniyet bağlamında dünya haritasındaki konumunu fark etmeli, şanlı geçmiş ve parlak gelecek aydınlığında görev ve sorumluluklarını dengelemelidir. İslami ve küresel alanda Türkiye’den beklenen haktan ve adaletten yana durması, mazlumları ve mustazafları koruması, adil insani meseleleri savunmaya devam etmesidir. Çünkü bu tarihi seçimler ertesindeki Türkiye dünün Türkiye’si değildir. Türkiye'nin dünyada saygınlığı arttı ve hikâyesi büyüdü. Her meselesi küreselleşti. Bugünden sonra kimlik siyaseti etnik siyaset gittikçe zayıflayacaktır. Selam ve dua ile.